MANGIR ŞEKER, ŞURUPLU ŞEKER VE KALEM ŞEKER

Beslenmenin temel maddelerinden olan şeker, tarımsal üretim ve istihdama katkısı ile işleme sırasında ortaya çıkan yan ürünler nedeniyle tüm ülkelerde fazlasıyla korunan oldukça politik bir üründür.  En önemli şeker kaynağı bilindiği gibi şeker kamışı ve şeker pancarıdır ama doğal şeker içeren bitkiler çok çeşitlidir. Hatta bunların arasında likenler ve yosunlar bile vardır. (2) 

Ülkemizde şeker üretimi için girişimlerin tarihi 1840 tarihine kadar uzanmaktadır. Rum tüccar Dimitri Efendi 1840 yılında bir şeker fabrikası kurmak için başvuruda bulunmuş ancak ithal şekerden alınan gümrük vergilerinin azalacağı gerekçesi ile bu talep reddedilmiştir. Avrupa ülkeleri ile yapılan anlaşmaların ağır şartları şeker sanayimizin kurulmasını engellemiş, Cumhuriyet kurulduktan sonra ilk şeker fabrikası Uşak’ta faaliyete geçirilmiştir.  1955 yılında sayıları on beşe ulaşan şeker fabrikaları sayesinde ülkemiz kendi şekerini üretir duruma gelmiş, (3)  şeker sanayisinin gelişmesi ile pek çok alanda kullanılan bal ve pekmez gibi ürünler  bir çok yiyecekte yerini şekere bırakmıştır.  

Amacım şekerin tarihini anlatmak değil, Gaziantep’te yaygın şeker türlerinden -badem şekeri (payam şekeri), akide şekeri, saçma şekeri, leblebili şeker, horoz şekeri, kaynana şekeri, naneli şeker, kağıtlı şeker gibi- söz etmek de değil.  Sadece mangır şekeri, buzlu, şuruplu ve kalem şeker gibi unutulmuş birkaç şekeri anımsamak ve anımsatmaktır (4).

Sözünü edeceğim ilk şeker mangır şekeri. Mangır bilindiği gibi bir çeşit bakır paradır ve şeker tahmin edileceği gibi para şeklindedir. Hatta mangır şekerine “para şekeri” de denir. Şeker ağdası para şeklinde hazırlanmış teneke kalıplara bıçak yardımı dökülür.  

Buzlu şeker, küçük kalıplara dökülmüş akide şekerin biraz sulandırılıp toz şekere bulanmasıyla edilen şekerdir. Şuruplu şeker, yaklaşık 4-5 cm boyunda, bir cm çapında, içi reçelden daha koyu kıvamla doldurulan çubuk veya huni şeklindedir.

Kalem şekeri ise kurşun kalem şeklinde ve ebadında, üzerinde renkli çizgiler olan bir şeker çeşididir. Benim favorim işte bu kalem şekeridir. Nedeni ise tutkum haline dönüşmüş çocuk oyunlarının içerisinde şekerin oyun aracı olarak yer almış olmasıdır. 

İşin içine oyun girince bambaşka bir boyuta taşınır yiyecekler. Ramazan ayında – elbette bir zamanlar- çeşitli formlarda hazırlanan ve “ördekli kazlı, gelinli kızlı” gibi güzel sözler eşliğinde satılan kahkeler gibi. Onlar gibi şekerler de oyunlarda yiyecek olmaktan çıkarak oyun aracına dönüşmüştür artık. Gelelim kalem şekeri ile oynanan çocuk oyunlarına.

Birinci oyunda iki çocuk karşılıklı olarak şekerlerini birbirine vurur. Hangisinin şekeri kırılmış ise o yenilmiş olur. Şekerleri yenen oyuncu alır. Yani oyunun ödülü şekerdir. Her iki şekerin parasını yenilen çocuk verir. (5)

İkinci oyunda oyunculardan birisi elindeki kalem şekeri belirlenen bir yükseklikten şeker satıcısının tablasına bırakmadan, oyun arkadaşına “tek mi çift mi?” diye sorar ve şekeri bırakır. Düşen şekerin bölündüğü parçaların sayısına göre tahminde bulunan oyuncu kazanır ya da kaybeder. Kaybederse şekerlerin parasını yenilen öder. (5)

Günümüzde ünlü” Candy Sugar Crash Saga” vb oyunlar popülerliğini artırmaya devam ederken bizim oyunlarımızı torunlarına anlatacak nineler, dedeler hızla aramızdan ayrılmaktadır. Yaşamın doğal akışına bir sözümüz olamaz elbette ama hiç değilse biri birbirimize anlatabiliriz,  kaydedip paylaşabiliriz, bizden sonraki kuşağa aktarmaya devam edebiliriz. 

Dip notlar: 

  • Şekerin lâbi gülü; Gaziantep ağzında eğlenme ve aşağılama için kullanılan bir söz. Bkz. Ö.A.Aksoy,  Gaziantep Ağzı, II.c. İstanbul, 1945, s.179  
  • M. P, Işın. Gülbeşer, Türk Tatlıları Tarihi, YKY. İstanbul, 2008, s.24
  • A.g.e. s. 37
  • G.Tokuz. Gaziantep Tatlıları, Gaziantep Üniversitesi Vakfı, Gaziantep, 1995, s. 121,122   
  • G.Tokuz.  Gaziantep Çocuk Oyunları Üzerine Halkbilimsel Bir İnceleme, Gaziantep Üniversitesi, Sosyal Bilimler Entitüsü, y.lisans tezi, Gaziantep, 2011.   Yayımlanmamış tez.