Kahgeee..! Kahkeci geldi..! Yağlı Kahgeee..!
Akşam kahkesi! Gevrek,, Taze kahkeler, fırından yeni çıktı…Çifti onbeş..
Gaziantep’te iyi ve ince undan yapılan simit ve çöreklerin hepsine kahge, kahge yapan ve satanlara kahgeci denir. Arapça ve Farsça’dan dilimize geçmiş bir sözcük Gaziantep ağzında bazen “k” bazen harfi “g” ile kahke veya kahge olarak söylenir. Araştırmacı-Yazar Claudia Roden, Middle Eastern Food adlı kitabında Kahk , Semit ve Chorek başlıkları altında bizim kahke, simit, çörek çeşitlerine benzer yiyecekleri anlatır. Kittab al Wusla il al Habib kitabına gönderme yaparak üç çeşit ka’ak tarifinden söz eder. Yine aynı kitapta Kahire’de semit, semit diye bağırarak simit satan seyyar satıcıları anlatarak, simit ve kahke tariflerini verir. Claudia Roden’in tariflerini verdiği kahke ve simitler, aynı veya biraz değişik biçimde Orta Doğu ülkelerinin pek çoğunda, Afrika ve Avrupa ülkelerinin bazılarında ve Ülkemizde karşımıza çıkar.
Kahkeye isterseniz Orta Doğu ülkelerinde, Kuzey Afrika ülkelerinde olduğu gibi “Kahk”, “semid” deyin, isterseniz Gaziantep ve Kilis’te olduğu “kahke”, Diyarbakır’daki gibi “kâhki”, Antakya’da “ kâke” deyin adı, üretim tekniği, malzemesi ve şekli ülkeden ülkeye, bölgeden bölgeye değişse de hepsi aynı yiyeceğin çeşitlemeleridir. Evde, yolda, işyerinde, okulda, eğlence yerlerinde, seyahatte, piknikte/sahrede, hamamda, düğünde, bayram yerinde, her koşulda varlıklısından yoksuluna, çocuğundan yaşlısına, öğretmeninden öğrencisine, patronundan işçisine kadar herkes için bazen atıştırmalık , bazen ara öğün yerine geçen pratik bir yiyecektir.
Günlük yaşamın ayrılmaz parçası olan kahke ve simitler bazen özel günlerin ilk şartı olur. Örneğin Yurdumuzun bir çok yöresinde yapılan kandil simitleri, Gaziantep’te Ramazan ayında yapılan Ramazan Kahkesi, Antakya’da bayramlarda yapılan bayram kahkesi, Kilis’te Hayrat kahkesi gibi.
Kahkeler, o kadar yaşamın içindedir ki; bazen sofralarımızdan çıkıp deyimlere, deyişlere ve esprilere konu olurlar. Örneğin Gaziantep’te yaygın olarak kullanılan bir söz şöyledir. Kahkenin üçü, Antebin içi. Söz, Antebin içi, kahkenin üçü olarak da söylenir. Bu söz, ailenin gurbete, yani Gaziantep dışına kız vermek istemediğinin en kısa ve özlü bir şekilde ifadesidir. Halk arasında yaygın olarak kullanılan bir ifade de şöyledir. Daim daim düğün (veya bayram) olmaz, kahgeci daim kapıya gelmez. Kişinin eline geçen fırsatları iyi değerlendirmesini öğütleyen bu söz Gaziantep ağzında sık sık kullanılır. Gerçekte hasta olmadığı düşünülen kişilere esprili bir şekilde Baş ucunda 40 gün kahke mi bekledi? denilerek takılır dostlar birbirine.
Taze kahke var.. Fırından yeni çıktı.. Yağlı kahke.. Kahkeler sıcak, sıcak.. Elini yakmazsa para yok.. seslenişleri Ramazan ayı gelince değişir. “Ördekli kazlı, gelinli kızlı.. Ördekli kazlı, gelinli kızlı ..” diye bağırmaya başlarlar. Çünkü Ramazan ayında diğer kahkelerin yanı sıra kuş, ördek, bebek, çanta, tabanca, kılıç, minare vb değişik şekillerde kahkeler yapılır. Küçükler kadar büyüklerin de ilgisini çeken bu kahkeler çocuklar için oyuncak, hem yiyecektir. Erkek çocuklar tabanca şeklindeki kahkelerle kovboyculuk oynarken, kız çocukları bebek veya çanta şeklindeki kahkelerini evcilik oyununa dahil ederler.
Kahkelerle biraz oyun oynayan çocuklar sonra usanır oyun araçlarını yemeğe başlarlar.
Gaziantep’te 1950’li yıllara kadar yapılan kahke çeşitlerinın sayısı beşi, altıyı geçmez. Beyti yağlı, küncülü kahke, somun kahke, Ramazan kahkesi, Halep Kahkesi gibi. Sayılan kahkeler kendi içlerinde de ayrıca çeşitlere ayrılırlar. Örneğin somun kahke, büyük somun, küçük somun ve top somun gibi. Beyti yağlı kahke, Gaziantep’te yapılan kahkelerin içerisinde belki de en önemlisidir. Bugün hala üretilen kahkelerden biri olan beyti yağlı kahke, verilen şekle göre, yuvarlak beyti yağlı, düz beyti yağlı olarak adlandırılır. Beyti yağlı kahkeler grubuna giren başka kahkelerde vardır. Örneğin beyti yağlı kahke formundaki bir diğer kahke Kabul Kahkesi’dir. 1930’lu, 1940’lı yıllardan sonra yaygınlaşan kadınların özel kabul günleri için üretilen bu kahkenin şekli, bazen yuvarlak, bazen dikdörtgen şeklinde olabilir. Adı değişik, ama malzemesi aynı olan bu kahkenin özelliği; ebadının beyti yağlı kahkeye göre biraz ufak olması ve üzerine bol susam serpilmesidir. Gaziantep’in bir diğer kahkeleri arasında şunlar sayılabilir: Küncülü kahke/susamlı kahke, somun kahke/yağlı kahke, Ramazan kahkesi, Halep Kahkesi, otombil kahke.
1960’lı yıllardan sonra sepetli ve camekanlı kahkecilerin yanı sıra ortaya arabalı kahkeciler çıkar. Arabalı seyyar kahkeciler, üç tekerlekli arabaları, arabanın üzerine oturtulmuş, çiçeklerle süslenmiş camekânları ile daha uzak noktalara ulaşırlar. Arabaları ve beyaz önlükleri ile uzaktan hemen fark edilirler. Kahkeleri asıl hedef kitleye ulaştıran yörede seyyar veya tablacı denilen bu seyyar kahke satıcıları, sabahın erken saatlerinden, gece geç vakitlere kadar şehrin bütün caddelerini, sokaklarını karış karış dolaşırlar. Düğünlerin yapıldığı evler veya salonlar, kahvehaneler, okul, camii ve hamam önleri, sinema, tiyatro girişleri, pazar, bayram ve mesire (piknik) yerleri, kahkecilerin en gözde yerleridir. Hatta eskiden sinemalarda filmin en heyecanlı yerinde, yanı başınızda dikilmiş kahkeci çocuğun siluetini görmeniz bile mümkündür. Sinemada sessizdirler ama gün boyu, şehrin sokaklarında dolaşırken bağırırlar:
Kahgeee..! Kahkeci geldi..! Eğer biraz mani kültürü varsa bir dörtlük yüreğinizi sevgiye sarıp sarmalar..