Zaman çabucak geçiyor, teknoloji de buna bağlı olarak hızla ilerliyor. Artık çağımızın yeni endüstriyel vizyonu olan 4. Sanayi Devrimi’ni yaşıyoruz ya da diğer adıyla Endüstri 4.0. Son günlerde sıkça duyduğumuz bir terim. Ben de bu konuyu araştırdım ve sizinle paylaşmak istedim. Özellikle kadınlara etkisini.

Şöyle ki ilk sanayi devrimi su ve buhar gücünü kullanarak mekanik üretim sistemleri ile ortaya çıkmış.  İkinci sanayi devriminde elektrik gücünün yardımıyla seri üretim başlamış.  Üçüncü sanayi devriminde ise dijital devrim, elektroniklerin kullanımı ve bilgi teknolojilerinin gelişmesiyle üretim daha da otomatikleştirilmiş. Şimdiyse 4. Sanayi Devrimi’ni yaşıyoruz. Endüstri 4.0 için tamamen makineleşme yani sistemden insanı çekme diyebiliriz.

Biraz daha açarsak, robotların üretimi tamamen devralması, yapay zekanın gelişimi, üç boyutlu yazıcılarla üretimin fabrikalardan evlere inmesi ve daha birçok yenilikler demek.

Yeni endüstri devriminin ihtiyaçları doğrultusunda en hızlı büyüyen alanlardan biri olan bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik dallarına kadınların katılımını artırmak için öncelikle kız öğrencilerin sayısal bilimler eğitimine yönlendirilmesi ve bu konuda teşvik edilmesi, bu alanda çalışan kadınlara da fırsat eşitliği ve imkanlar sunulması gerekiyor.

Dördüncü sanayi devrimi ile otomasyon, hem kadın hem erkek çalışanları etkileyecek, kol gücüne dayalı mesleklerin ömrünü tamamlamasına neden olacak.

Son on yılda eğitimli kadınların gelişmekte olan pek çok pazarda iş gücü piyasasına adım atmalarına yardımcı olan büro ve idari yönetim gibi işlerde kayıplar gerçekleşecek.

“Ülkemiz için başarının iki anahtarı var: katma değeri yüksek teknoloji ürünleri üretmek ve kadınların iş dünyasına katılımını artırmak.”

Dünya Ekonomik Forumu 2016 konferansında Dördüncü Sanayi Devrimi’nin kadınların çalışma yaşamını nasıl etkileyeceği incelenmiş ve  dünyada gelecek 5 yıl içinde 3 milyon kadının işini kaybedeceği sonucu çıkmış. Türkiye’deki tablo da maalesef bu öngörüleri destekler nitelikte görünüyor. Bunu aşmak için çözümlerin geliştirilmesi ve uygulanması acil bir zorunluluk taşıyor.

İlk kez 2011 yılında gerçekleştirilen Hannover Fuarı’nda adı duyulan ve henüz başlangıç aşamalarında olan Endüstri 4.0’ın gerisinde kalmamak için ülkemizde altyapı ve teknoloji yatırımlarının yanı sıra istihdam ve eğitime yönelik çalışmalar yapılmalı.

Endüstri 4.0 ile kadın çalışan oranının dengelenmesi için özel sektöre de önemli bir sorumluluk düşüyor. Kurumlar, insan kaynakları politikalarında bu konuya odaklanarak kadınların güçlendirilmesine yönelik stratejiler geliştirebilir ve dijitalleşen dünyanın yeni iş alanlarında kadınların desteklenmesi sağlanabilir. Eğitim kurumları ve STK’lar da birlikte hareket edebilir. Çünkü olumsuz senaryoların aksine, birçok şirket, kadınların yeteneklerini gelecekteki iş gücü stratejileri için çok önemli buluyor ve dijitalleşme sürecinde ekibinde daha fazla kadına yer vermek istiyor.

Kadınların eğitimde ve çalışma hayatında bu alanlara teşvik edilip desteklenmesi yönünde çalışmalar ve yatırımlar yapılması, bizi geleceğe güçlü bir şekilde hazırlayacaktır. Çünkü bu her şeyden önce ülke ve toplum genelinde bir yatırımdır.

Endüstri 4.0 yolculuğunda Türkiye’nin rehberi olma misyonunu üstlenen TOBB bu doğrultuda TOBB Kadın ve Genç Girişimciler Kurullarına yönelik son dönemde teknoloji ağırlıklı projeler üzerine çalışıyor ve eğitimler veriyor.

Pilot seçilen illerde “Geleceği yazan kadınlar”, Teknoloji Günleri vb. faaliyetler ile yüzlerce kadın ve genç eğitiyor.

Herkes ileriye adım atıyor,  biz daha da ileriye atmalıyız.

Sağlıcakla kalın…