Daha  önce  yazdığımız makalede sahte  belge  kullanımı  ve  bundan  doğacak  riskleri irdelemiştik. Ancak  gerek  kamu  vazifesini  ifa  ederken,  gerekse yazdığımız bahse konu makalenin  akabinde çokça sorulan şu  soru ile  muhatap olduk: Bir  faturanın naylon  (sahte) olup  olmadığı  nasıl  anlaşılır?

Öncelikle, piyasanın  naylon fatura  tanımlaması, hukuki  ve  teknik bir  tanımlama olmamakla  birlikte bu isimlendirme, sanki  faturanın  naylon olduğu, düzenlenen  belgenin moleküler yapınsın naylondan oluştuğu  kanısını  uyandırmaktadır ki, bunun gerçeklikle  bir  ilişkisi  yoktur. Halk  dilinde tanımlanan  naylon  faturanın, nizami  ve hukuka  uygun düzenlenen herhangi bir  faturadan görünüm itibariyle  bir farkı  söz konusu değildir.

Peki  Vergi Usul Kanununda  “kaçakçılık fiili” başlığı  altında düzenlenen  ve  vergi  tekniği itibariyle “sahte belge”  olarak nitelendirilen belge ve  bilhassa da sahte  faturanın sahteliği  nasıl  tespit edilir,  nasıl  anlaşılır?

Maalesef, bu  sorunun basit  ve net bir  yanıtı  yok. Şöyle ki; amatör  sahte  belge  düzenleyicileri  bir dönem  12 veya 15 haneden oluşan  vergi numaralı faturalar bastırır, bazen de  gerçekte olmayan vergi  dairelerinin isimleri faturalarda  yer alır veyahut faturayı  basan matbaa bilgileri gerçek dışı olurdu.  Bu, şekil ve  bilgi eksikliklerinden oluşan faturaların  sahteliğini tespit etmek mümkündü. Ancak  Maliye  Bakanlığının bilişim  teknolojilerini  yoğun  bir şekilde kullanıp Ba Bs formlarının çapraz kontrole  tabi  tutması, beyanname ve  içeriğindeki  bilgileri Risk Analiz  Merkezinde tetkik etmesi  gibi  yeni  nesil mücadele  tekniklerini  geliştirmesi sonucunda;  sahte  belge  düzenleyicileri de yeni  taktikler  geliştirmeye ve daha  profesyonel   hareket  etmeye  başladılar.

Bu bağlamda, sahte  belge  düzenleyicileri de artık mükellefiyet tesis etmekte,  beyannamelerini düzenli bir  şekilde vermekte, Ba-Bs formlarını yasal  süreleri içerisinde bildirmekte, faturaları nizami  bir  şekilde bastırmakta ve görünürde ticari  işletmeler açmaktadırlar. Sahte  belge  düzenleyicilerinin bu karşı  tedbirleri,  halk dilinde   naylon  fatura olarak isimlendirilen sahte faturanın teşhis  ve tespitini hayli  zorlaştırmaktadır.

Bahsedilen  şekil  eksiklikleri ile sahte  faturanın  muhteviyatı anlaşılamayacağına  göre,  bir  takım  harici  veri  ve tespitlere ihtiyaç  vardır. Zira, sahte  belge  düzenleyicisi  olan  firmalar,  karakteristik  bir  takım ortak özellikler taşırlar. O halde sahte  belge  düzenleyicisi olan mükelleflerin   ortak karakteristik özelliklerinden yola çıkarak bir belgenin/faturanın sahte olup  olmadığını  değerlendirmek  gerekmektedir. Bu özellikler:

Sahte  belge  düzenleyicisi firmalar çok  büyük  bir  mali külfet altına girmemek adına  ve  gerçek anlamda da  bir  ticari faaliyetleri de olmadığı için bir  ticari ve  üretim işletmesi için  lüzumlu olan demirbaş ve  tesisata sahip  değillerdir. Çoğunlukla bu işletmelerde; bir  masa ve üç beş sandalye ile  bir  telefondan  başka demirbaş bulunmamaktadır.

Sahte faturayı  düzenleyen   üretim/sanayi işletmesi ise ; bu mükelleflerin bünyesinde faturada belirtilen malı üretmek  için gerekli  olan hammadde ve yarı mamül stoku  genellikle ya  yoktur veyahut sembolik düzeydedir.

Sahte  belge/fatura  düzenleyicisi  firmaların genellikle yeterli  araç ve  makine  parkı mevcut değildir.

- Emtia  satışı  yapan  sahte  belge  düzenleyicisi mükelleflerin  faturada belirtilen malı  depolayacak ardiye  veyahut depoları  yoktur.

-İstihdam  edilen işçi sayısı ya  hiç  yoktur  veyahut bir  kişiden ibarettir. Bilhassa, hizmet  veyahut mal imalatı üzerine  fatura  tanzim eden firmalarda yeterli  sayıda  çalışan istihdam edilmemektedir.

Sahte  belge  düzenleyicisi firmalar, hem  Katma  Değer Vergisi hem de Kurumlar Vergisi/ Gelir  Vergisi beyannamelerinde ödenmesi gereken vergiyi düşük  beyan etmekte veyahut  beyan edilen  vergileri ödememektedirler.

Sahte  Belge  düzenleyicisi olan  firmaların alt firmaları, yani mal ve hizmet faturası aldıkları firmalar da çoğunlukla gerçek faaliyeti olmayan fiktif mükelleflerdir.  

Sahte  belge düzenleyicisi olan üretim işletmelerinde çoğunlukla yeterli elektrik  ve  su  tüketimi söz konusu değildir. Örneğin iplik imalatçısı veyahut  fason işi faturası  düzenleyen  firmaların  elektrik  faturası bir  evin bile  tüketim miktarından az olduğu görünmektedir.

Haklarında  olumsuz  bir  takım  tespitler bulunan mükellefler vergi  dairesi tarafından özel  esaslara  alınmakta veyahut incelemeye  sevk edilebilmektedir. Ancak  bu  gün itibariyle  incelemeye  sevk edilmemiş olması veyahut incelenmemiş olması zaman aşımı  süresi olan 5 yıl  içinde özel esaslara alınmayacağı veyahut incelemeye  sevk edilmeyeceği anlamına  gelmez. Örneklendirmek  gerekirse; bir hasta  doktor  muayenesinden  geçip  hakkında  bir  teşhis konulmamış olması bahse konu kişinin   hasta olmadığı anlamına  gelmez.

Sahte  belge  düzenleyicisi mükellefler,  incelemeye  sevk  edildiklerinde  genellikle  defter ve belgelerini vergi müfettişlerine ibraz etmezler. Kesilen vergi  ve cezalara karşı da  yargı  yoluna  baş vurmazlar, tabir caiz ise incelemenin başlaması ile adeta  buharlaşır  ve ortadan kaybolurlar.

 

Yukarıda  zikredilen mükelleflerin gözlemlenebilir özelliklerini  dikkate  almadan ve  değerlendirmeden alınan  bir  faturanın sahteliğine karar  vermek mümkün değildir. Bu nedenle, ilk  kez alınan  bir  faturayı  kayıtlara  geçirmeden önce , bu  faturayı  düzenleyen firmayı belirtilen özellikleri itibariyle gözden  geçirmekte  fayda  bulunmaktadır. Maalesef,  sahte   parayı  tespit eden para makinesi gibi  bir  çözüm henüz  mevcut  değildir. Kısa  vadede bir  çözümü de mümkün görünmemektedir. Dolayısıyla, her bir  işletme  sahibine  basiret ve  temkinli  davranmayı, ticari ilişki içinde oldukları ve  faturalarını kullandıkları mükellefleri yukarıdaki değerlendirmeler ışığında ziyaret etmelerini  telkin ve  tavsiye  ediyoruz.