“Komşumuzda bir telaş merak ettim bu hali,

Sordum hanım dedi ki: yarın ayın onbeşi

Ey onbeşse ne olur anlamadım bu hali?

Ayol! Yarın komşumuz Gül Hanımın kabulü  var.(1)

Ülkemizde 1925’li yıllardan sonra ortaya çıkan 1950’lili yıllardan sonra yaygınlık kazanan kadın toplantılarından birisi “kabul günleri” diğer bir deyişle “misafir kabul günleri”dir. Ayın veya haftanın belirlenen bir- ya da birkaç -gününde misafir kabul edilen günler Ülkemizin diğer yörelerinde olduğu gibi Gaziantepli kadınların da en önemli toplantıları olma özelliğini uzun süre korumuştur. 

20. Yüzyılda Gaziantep’te Eğlence Hayatı” adlı kitabımı (2) hazırlarken kısaca değindiğim kabul günleri zaman içerisinde derlenen bilgilerle kocaman bir kitap olabilecek hale geldi. Bu ters orantı hüzün vericiydi, acıtıyordu içimi.  “Annemin Kabul Günleri” adlı kitabın sayfaları çoğalırken ne yazık ki kaynak kişiler ve kitapta adı geçen o güzel insanlar aramızdan ayrılıyorlardı birer, ikişer.  Sevgili anneciğim tek tek arkadaşlarını yitirirken bana sitem etmeye başladı tatlı tatlı. “Bak… hanım da ayrıldı aramızdan. Şu kitabı ne zaman bitireceksin sen? Araya başka kitaplar sokuşturuyorsun tabii bitmez bu kitap.” Sitemlerinin ardından kendisine kitaptan bölümler okudukça önce seviniyor sonra hüzünleniyordu.

Kitap bitti bitecek derken, aralık ayının son günlerinde sevgili anneciğim de bizlere veda etti. Bazen kitaptan bölümler geçiyor gözlerimin önünden..Hepsi birbirine karışıyor, iç içe giriyor bölümler, cümleler..

O gün kabul günü olduğunu unutmuş isem –ki çoğu kez unutmazdım. Annemin birkaç gündür devam eden telaşı mutlaka bize yansırdı. Kendimi bildim bileli annemin kabul günü ayın 12. günü idi. Annem yeni evli genç bir kadın.  Babamın Gaziantep’te oturan halası ile kabul günlerine gitmeye başlamış. Bir süre sonra annem kendisi de misafir kabul etmek istemiş. Orada bulunan kadınlar için en uygun olan ayın 12. günü anneme kabul günü olarak verilmiş.

 

Kabul günlerinde her konu konuşulur. Eğitim (okullar, öğrencilerin başarısı, kurslar, dershaneler), moda ve eğilimler (giyim, kuşam, dekorasyon), siyaset (partiler, liderler, seçimler, oy oranları..), kültürel faaliyetler (sinema, tiyatro, konser, gezi), dini görevler (hac, zekat, oruç, namaz), halk hekimliği, el işleri aktör ve aktristlerin özel yaşamları, tv yıldızları, giyim, kuşam, hastalıklar, hayat pahalılığı., hava kirliliği vs. Ozon tabakasının delinmesi ile ilgili haberlerin basında yeni yeni yer almaya başladığı günlerden biriydi.

Çay servisini yaparken öğretmenlerin konuşmalarına kulak kabartan iki teyzenin konuşmalarına kulak misafiri oldum.

•Ne diyorlar Ayşe hanım? Tam duyamadım. Ne diyorlar? Gök mü delinmiş?

Ayşe hanım hayretle kendisine bakan Fatma hanıma konuyu nasıl açıklayacağını düşündü bir an. Bende Ayşe teyzenin nasıl açıklayacağını merak ettim çay servisini biraz ağırdan aldım, Ayşe hanım bilgiç bir tavırla komşusun koluna dokundu usulca.

•Kele bacım sen hiç televizyon dinlemiyor musun?

 

Dün akşam televizyonda program vardı. Göğ delinmiş, göğü yamayacaklarmış.

Fatma hanım eliyle kapattı, gözleri hayretten fal taşı gibi açılmıştı

•“Anam göğ kumaş mı,  elbise mi ki yamasınlar? Nasıl olacakmış bu iş?

•“Valla komşum bende anlamadım, benim aklım ermez. Göğün fozon tabakası mı varmış ne. İşte o delinmiş. Sprey var ya saçımıza sıktığımız. İşte onlar deliyormuş göğü. Ama nasıl yamayacaklarını bende bilmiyorum.”

Yıllar geçti annem önce kabul gününü değiştirdi. Kendisine yardımcı olalım diye cumartesi gününü aldı, herkese duyurdu. Yıllar sonra konuklar çok eksilince morali bozuldu. Bir süre sonra da kabul gününü bıraktı. Ama kabul günlerine gitmeye devam etti, bu arada başka günlere katılmaya da   çalıştı. Kabul günleri azalırken paralı günler, toplantılar artmaya devam etti.

Aralık ayında aniden rahatsızlanıp hastaneye yatırıldığında bana “Sen gelmişken benim toplantı gününü de organize edelim. Bütün komşuları toplayalım” dedi. Ardından ekledi: “Toplantıların yükü kabul günlerinden daha ağır. Çünkü yemekli oluyor artık.Sen bana yardım edersin. Kabul günleri daha güzeldi. Toplantıda hep aynı kişileri görüyorum. Ama onları görmek beni mutlu ediyor. Gezmek güzel, paylaşmak güzel, sevmek güzel, yaşamak güzel.” Ne kadar süre geçti bilmiyorum bana seslendi yeniden: “Hangi börekleri, pastaları yapacağına karar verdin mi Goncagül? Fazla yağlı, şekerli olmasın dokunuyor arkadaşlarıma..”

Hangi börekleri pastaları yapacağıma karar veremedim anneciğim. “Annemin Kabul Günleri” girişinde Sayın Hasan Yavuz Güzelbey’in “Kabul Destanı” şiiri olacak. Kitap kesinlikle bitecek, bizden sonraki kuşaklara belge olarak kalacak, bizler de sizleri her zaman sevgiyle, özlemle anacağız.