Bir yıldır, tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınını kontrol altına almak için aşı çalışmaları devam etmekte. Tüm ülkeler aşı geliştirme yarışına girdi. 2020 sonunda aşı geliştirebileceği tahmin ediliyordu ki, beklendiği gibi oldu. Geliştirilen aşılar için insanlara uygulanması öncesinde etkinlik ve güvenlik sonuçları ile yetkili kurumlara başvurulmakta.

Salgın başladığında bu hastalıktan kurtulmak için bir çare arayan insanlık, aşının bulunmasıyla biraz rahatlama fırsatına kavuştu gibi gözüküyor.

 

Koronavirüs aşılarının geliştirilme şekillerinde farklar var. Bazı aşılarda geleneksel yöntemler kullanılırken, bazı aşılarda yeni yöntemler kullanıldı. Halen birçok araştırma merkezinde aşı çalışmaları devam etmekte. Aşı yarışında önde giden ve bir kısmı acil kullanım onayı alan aşılar: Pfizer/BioNTech, Moderna, SinoVac, Sputnik V ve Oxford/AstraZeneca firmalarının geliştirdiği aşılar oldu.

 

Koronavirüs Aşılarında Kullanılan Yöntemler

İnaktive aşı: Kimyasal (formaldehit) veya fiziksel (UV, ısı) bir yöntem kullanılarak öldürülmüş virüsler ile hazırlanır. Bu şekilde hazırlanan aşıların dezavantajı, aşının virüsle etkili bir şekilde savaşmak için her zaman yeterince güçlü bir bağışıklık yanıtı üretmemesi ve bazen koruma için ikinci bir dozun gerekli olmasıdır. İnaktive aşılarda yeterli etki için ikinci bir doz planlanmıştır. Çin aşısı olarak bilinen SinoVac  şirketinin ürettiği aşı bu teknikle üretilmiştir. Türkiye aşılama için bu öncelikle firmanın aşısını seçti. Daha önce bu yöntemle üretilen aşıların yıllardır kullanılıyor olması (hepatit B aşısı, polio aşısı, influenza A ve B aşıları gibi) güvenlik endişesini en aza indirmekte. Bu yazıyı yazdığım tarihte Türkiye’deki veriler yeni açıklandı. İlacın etkili ve güveli olduğu anlaşılıyor ancak çalışmaya katılan tüm ülkelerin verilerini açıklamadı. Tüm veriler açıklandığında daha iyi bir değerlendirme yapılabilir.

 

Nükleik asit bazlı aşılar: Bu tip aşılarda bağışıklık tepkisine yol açan bir koronavirüs proteini için genetik yapının (DNA veya mRNA şeklinde) kullanılması hedefleniyor. Virüse ait proteini yapan genetik materyal insan hücresine verilir. Üretilen proteine karşı bağışıklık sistemi harekete geçer ve antikor üretir. Bu şekilde geliştirilen iki aşı Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından acil kullanım izni aldı. İki aşıyı kıyasladığımızda; Pfizer/BionTech aşısı %95 etkili, Moderna aşısı ise %94,5 oranında etkili olduğu saptandı. Moderna aşısının ikinci dozu ilk dozdan 28 gün sonra yapılırken Pfizer aşısında ikinci doz ilk dozdan 21 gün sonra yapılmakta.

 

Yan etkilere baktığımızda her iki aşıda en sık görülen yan etkiler; halsizlik, baş ağrısı, kas ağrısı, titreme ve eklem ağrısı oldu. Moderna’nın çalışmasına katılanlarda Pfizer’ın aşısına katılanlara oranla daha fazla yan etki görüldü.

 

Moderna aşısının nakliye sırasında -20 derecede, normal derin dondurucuların sağlayabileceği bir ısıda tutulması gerekiyor.

Pfizer aşısının ise -70 derecede saklanması gerektiği için, lojistik sorunlara yol açabiliyor.

 

Sağlık Bakanlığı, Pfizer/BionTech aşısını da Türkiye’ye getirmeye çalışmakta. Umarım o aşıdan da faydalanabiliriz.

 

Viral vektör aşıları: Başka bir virüs, aşı adayı virüsün genetik materyalini kişiye taşır. Taşıyıcı virüs (adenovirüs, kızamık), vücutta koronavirüs proteinleri üretebilecek şekilde genetik olarak tasarlanır. Virüsler zayıflatıldıkları için hastalığa neden olmazlar. Verilen kişi için güvenlidir; taşınan genetik materyal ile bağışıklık sisteminin uyarılmasına ve antikorların üretilmesini sağlanır. Oxford Üniversitesi/AstraZeneca aşısı ve Rus aşısı olarak bilinen Sputnik V aşısı da bu yöntemle elde edildi. Sputnik V etkinliği %91,4, Oxford/AstraZeneca aşısı etkinliği %70 olarak açıklandı.

 

AŞILARLA İLGİLİ MERAK EDİLENLER

 

Nasıl Bu Kadar Hızlı Aşı Geliştirildi?

 

Bir yıl gibi bir zamanda aşı geliştirilmiş olması bazı soru işaretlerini beraberinde getirdi. Peki nasıl bu kadar hızlı aşı elde edildi? Koronavirüs dünyada ilk kez salgın yapmıyor. Yakın zaman önce SARS (2003) ve MERS (2012) salgınlarını yapmıştı ve bu bölgesel salgınlar için yapılan çalışmalardan elde edilmiş bir bilgi birikimi vardı. Çalışmalar bu temelde başladı. Salgın tüm dünyayı etkilediği için tüm ülkeler aşı geliştirmek için hızla çalışmaya başladı. Bu sayede sonuca hızlı ulaşıldı.

 

Aşı çalışmalarından hızlı sonuç almanın bir nedeni de virüsün belirtilerinin hızlı bir şekilde gelişiyor olması. Bunu şu şekilde açıklayayım; rahim ağzı kanserini önlemek için geliştirilen aşının sonuçlarını görmemiz yıllar sürer. Çünkü rahim ağzı kanseri aşısı (HPV aşısı) yaptığımız bir genç kadını yıllarca izleyip aşının işe yarayıp yaramadığını anlarız. Covid-19 ise hızlı bulaşan, salgın yapmış olan (yani çok sayıda hasta olma potansiyeli olan birey mevcut), bulaştıktan sonra hızlıca hastalık yapabilen bir virüs (2-14 gün). Bu virüse karşı aşı yapmak istediğinizde kişileri yıllarca takip etmenize gerek yok. Aylar içinde etkisini gözlemleyebilirsiniz. Şu an için mevcut aşılar yaklaşık 3 ay kadar değerlendirilmiş durumda. Zaman geçtikçe etkileri daha iyi anlaşılacaktır.  

 

Aşı Salgını Bitirecek mi?

 

Bunu konuşmak için henüz erken. Salgını bitirecek kadar etkili olmayabilir.  Salgını bitirecek kadar etkili olsa bile tüm dünyada yaygın aşılama yapılaması zaman alacak. 

 

Maskeden Kurtulacak Mıyız?

 

Aşılar, aşılanan kişi virüsle karşılaştığında hasta olmasını engelleyecek ya da hastalığı hafif geçirmesini sağlayacak. Ancak, aşılanan kişinin virüsü başkasına bulaştırıp bulaştırmayacağını henüz bilmiyoruz. Ayrıca aşıların etkisinin ne kadar süreceğini de şimdilik tam bilmiyoruz. Bu nedenle maskeyle bir süre daha yaşamaya devam edeceğiz. 

 

Hangi Aşı Daha İyi?

 

Covid-19 için geliştirilen aşıların kıyaslandığı bir araştırma henüz mevcut değil. İlerleyen aylarda aşıların etkileri daha iyi görülecek ve kıyas imkanı olacaktır (Gerçek hayat verileri, hastalıktan koruma süresi, vb.).

 

Kullanılması planlanan aşıların hepsi kullanıldıkları ülkenin ilgili kurumunca değerlendirilip uygun görülürse kullanıma sunulacaktır. Ülkemizde kullanılacak olan aşılar Sağlık Bakanlığı’nca gerekli analizler yapıldıktan sonra acil kullanım izni alabileceklerdir. Bu nedenle, şimdilik, şu aşı daha iyi diyebileceğimiz bir durum yok. Hiçbir aşı çalışmasının Faz 3’ü tam bitmiş değil. Bu nedenle uzun vadede hangi aşının bizim için daha etkili ve daha güvenli olacağını bilmiyoruz.

 

Çin Aşısı Güvenilir mi?

 

Geniş bir kesimde Çin aşısı güvenilmez olur algısı mevcut. Alman aşısı daha iyi, biz de onu yapsaydık keşke diyenler oluyor. Bu düşünce araba için geçerli olabilir ama aşı için böyle bir durum söz konusu değil  Mevcut durumda hangi aşının diğerine üstün olduğunu bilmiyoruz. Karşımızda ölümcül seyreden bir salgın varken aşı beğenmemek gibi bir lüksümüz yok. Ayrıca Çin aşısı şimdiye kadar birçok aşıda kullanılan geleneksel yöntem kullanılarak geliştirildi. Bu açıdan bakarsak yan etkiler açısından diğer aşılara göre biraz daha güven veriyor.

 

Aşı Genetik Yapımızı

Değiştirecek mi?

 

Herhangi bir aşının genetik yapımızı değiştirmeye yönelik bir etki mekanizması yok.

 

Bize Çipmi Takacaklar?

 

Hayır  Bu komplo teorisini kim çıkarttı bilmiyorum ama bu fikrin kalabalıklarda karşılık bulması çok şaşırtıcı.

 

Ben Aşı Olacak mıyım?

Hastalarım sık sık sormakta aşı olup olmayacağımı. Evet olacağım. Aşı yaptırmam ben diyenler yoğun bakımda bizim gördüklerimizi görselerdi eminim düşünmeden aşı olurlardı. Sabah iyi olan hastanın birkaç saat sonra yoğun bakıma alınacak kadar kötüleştiğini, tam iyileşecekken kalp krizi yahut felç geçirerek hayatını kaybedenleri, nefes darlığından solunum kasları yorulup solunum cihazına bağlanmak zorunda olan hastaları görseler ilk fırsatta aşı olmaları gerektiğini düşünürlerdi.

AŞI KARŞITLIĞI

 

Aşı karşıtlığı maalesef son zamanlarda oldukça arttı. Komplo teorilerine dayalı düşünceler, sosyal medya ve medya aracılığı ile insanlar arasında yayılmakta. Aşı karşıtı olan kişi önce ortaya bir iddia atar, bilimsel veriler ile bu yalanlanırsa hemen başka bir iddia ortaya atar. Bu konuşmalarla kafası karışan insanlar aşıya temkinli yaklaşır. Bir süre önce profesör ünvanı olan biri televizyonlara çıkıp “grip aşısında alüminyum bulunduğu için yaşlılarda Alzheimer hastalığı arttı” diye iddia etmişti. Halbuki hiçbir grip aşısında alüminyum bulunmamaktadır.

Aşı karşıtlarının bir diğer taktiği de doğru bilgiler arasına yanlış bilgiler yerleştirmektir. Mesela “anne sütü 2 yaşına kadar bebeği korur, bu nedenle aşı yaptırmaya gerek yoktur” derler. Anne sütü bebeği korur ancak bu nedenle aşı yapılmasına gerek yok demek yanlıştır.

“Aşıda civa kullanılıyor, bu da otizm yapıyor” iddiası ortaya atılmıştı. Yapılan araştırmalar bunun doğru olmadığını gösterdi. Nitekim civanın doğada bulunan iki türünden insana zehirli doza ulaşabilen metilciva değil, vücuttan hızlıca atılabilen yapıdaki etilciva kullanılır. Etilciva sadece çoklu doz yapılan aşılarda koruyucu olarak kullanılır. Tek kişilik aşılarda yoktur. Ton balığı yediğimizde vücudumuza giren civa miktarı aşıdan daha fazladır. Suçlanan bir diğer madde alüminyum. Aşıların etkisini arttırmak için kullanılan bu maddeye günlük hayatta çok daha fazla maruz kalmaktayız.

 

Aşı karşıtlarının bir diğer iddiası; ilaç firmalarının finansmanıyla aşı propagandasının yapıldığıdır. Bu komplo teorisini çürütecek bir örnek vereyim. Aşılar tıpkı ilaçlar gibi bağımsız kuruluşlarca değerlendirilmektedir. 1999’da yeni kullanıma giren rotavirüs aşısına bağlı bağırsak hastalığı geliştiği görülünce, aşının uygulanması hemen durdurulmuştur. Aşı firması yeni bir aşı geliştirmek zorunda kalmıştır.

 

Aşıların elbette yan etkileri, istenmeyen etkileri olmaktadır. Ancak insanlığa sunduğu faydanın yanında bunlar gözardı edilecek kadar azdır. Arabaya binip trafiğe çıkmaktayız. Kaza yapma ihtimalimiz yok mu? Var. Peki arabaya binmekten vazgeçiyor muyuz?

 

Tüm dünyayı tehdit eden bu salgından kurtulmak için, bir an önce aşı elde etmeliydik. Bu nedenle bazı prosedürler hızlandırıldı. Normalde daha yavaş ve daha temkinli seyreden çalışmaların hepsi tamamlanamadığı için acil kullanım onayı ile insanlara uygulanmaya başlanacak. Uzun süreli sonuçlar elimizde olmadığı için yeni aşıların 6 ay sonra yahut bir yıl sonra etkili olup olmayacağı, tekrar aşı yapılması gerekip gerekmeyeceği kesin bilinmiyor. Aynı şekilde uzun süreli yan etkilerde tam bilinememekte. Maalesef, son bir yılda yaklaşık 2 milyon insan öldü. Her geçen gün ölüm sayısı artmakta. Bu nedenle aşıların uzun süreli sonuçlarını beklememize vakit yok.

 

 Türkiye’de Sağlık Bakanlığı’na bağlı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, ilaç ve aşıların denetimini yapmaktadır. Uluslararası standartlara uymayan bir ürünü, sağlığa zararlı olan bir maddeyi kullanmaya izin vermeyecektir. Aşı karşıtlarına kulak asmayın, komplo teorilerine kendinizi, çocuğunuzu, sevdiklerinizi kurban etmeyin.

 

Herkese sağlıklı günler dilerim…