Halkın doğal çevresiyle geleneksel kültürünün etkisinde kalarak oluşturduğu ya da seçkin ve öteki kültürden alarak benimsediği, çeşitli ihtiyaçları karşılamaya yönelik estetik unsurların da yer aldığı ürünlerin tümü halk sanatı olarak adlandırılmaktadır. Halk sanatı, el sanatı, halk zenaatı, halk resmi olarak alt gruplara ayrılıp incelenebilir. Ayrı ayrı kişilerin emeği biçiminde başlayıp, zamanla toplu bir çalışma durumuna gelen el sanatları ve el işleri halk kültürünün görsel unsurlarından birisidir. Yetenek ve ince el işçiliği isterler.  Geleneğe dayanan bir özyapı gösteren, halkın estetik duygularının yansıtıldığı, sanat zevki ve yaratıcılıkla şekillenen el sanatları/el işleri durağan değildirler. Bağlamlarını yitirseler bile eski ve geleneksel biçimlerinden kopmadan, yeni temalar üreterek varlıklarını sürdürürler. 

Son yüzyıllara kadar muhafazakâr bir yaşam sürmüş olan kadınlarımız en büyük zevki, uğraşı, nakışlarda bulmuş, duygularını iplik iplik, motif motif el işlerine yansıtmıştır. 19. yüzyılın tipik işleme türlerinden biri olan Antep işi Anadolu işleme sanatının en naif örneklerinden birisidir. Kullanılan teknik, kumaş, renk, iplik, yaratılan motif ve desenlerle halk estetiğinin zarif örneklerinden birisi olan Antep işi; ipliği sayılabilen kumaşlar üzerine- iplikler sayılarak ve çekilerek, kalan ipliklerin üzerinin sarılmasıyla- işlenmektedir. Silifke, Manavgat işleri gibi yöre adlarıyla öne çıkan Antep işinin adı, kökeni ve gelişmesi hakkında farklı görüşler öne sürülür. Kökeni ile ilgili değişik görüşler ileri sürülse de gerçek olan Ülkemize ait bir el sanatı olduğudur. Kumaşın ipliği sayılarak işlenen ve hesap işi olarak adlandırılan işlerdeki ortak tekniklere -susma, muşabbak, ciğerdeldi vb- Gaziantep’ten yüzlerce kilometre uzakta –Uludağ, Domaniç ve Denizli yöresi köylerinde de- rastlanır. Çünkü Ülkemizin dört bir yanında tespit edilen ciğerdeldi, muşabbak, susma gibi teknikler Türk nakış tekniklerindendir.

 

Çeyiz eşyalarının önemli bir kısmında- kırsal da dahil olmak üzere- Antep işi uygulanan pek çok örnek tespit edilmiştir. Büyük bir kısmı genç kızların çeyiz sandıklarından derlenen bu zarif el işleri genelde özel günlerde kullanılmaktadır.  Çok zorunlu olmadıkça kesinlikle elden çıkarılmayan, nesilden nesile -annelerden kızlara- aktarılan el emeği göz nuru bu servetin buluşma yeri çeyiz sandıklarıdır.

 

Bu nakışlar aynı zamanda genç kızların başta sevdikleri olmak üzere herkese yeteneklerini göstermek ve mesajlarını iletmek için kullandıkları bir araçtır.

 

Örtülerde gördüğümüz nakışlar; bahçeler, müzisyenler, çeşit çeşit çiçekler, kuşlar, kelebekler, el ele tutuşmuş sevgililer, tabaklardan sepetlerden taşan meyveler ve benzeri motifler/desenler geçmişten izler taşımasının yanı sıra genç kızlarımızın düşlerini, özlemlerini ve zevklerini yansıtmaktadır.Önceleri genç kızların sadece kendi çeyizleri için işledikleri bu işler zaman içerisinde ticari birer ürüne dönüşmüştür. 1800’lerin ikinci yarısında bu güzel ve zarif el işleri Gaziantep Amerikan Hastanesinde görevli yabancıların dikkatini çekmiş ve Antep işinin ticari ürün olarak pazarlanması düşünülmüştür. 1880’li yıllarda Hastanede kurulan atölyede hastaların bu işi hemşirelere öğretmeleri karşılığı borçlarının ödeneceği duyurulmuştur. Atölyede bu iş öğretilmiştir ama bu işleri beğenmeyen kadınlar “o iş hastane işi” diyerek üretilen işleri kendi işlediklerinden ayırmışlardır.Gaziantep’te eskiden beri Antep işinin ticari yönüyle ilgilenenler olmuş bir kısmı işleyerek bir kısmı işletip satışını organize ederek işi ticari alana taşımışlardır.

Antep işi genelde gergef  denilen özel tezgahlar üzerine kumaşlar gerilerek, bir el gergefin üzerinde, diğeri altında olmak üzere iğne ile işlenir. Kasnak kullanılarak da işlenebilir. Ancak büyük parçalarda çok kasnak değiştirmek gerektiğinden ve kumaş zedelendiğinden gergefte işlenmesi tercih edilmektedir.

Antep işinin uygulandığı kumaşlar; ipekli, pamuklu, yapay dokumalar olarak üç ana grupta toplanabilir. İpekli dokumalara; ipek keten, ipek birman, krepdemor, mongol, pamuklu dokumalara; markizit, poplin, mermerşahi, patiska/ hasse, buldan bürümcek, yapay dokumalara; tergal, viskoz ipeği-Hac birmanı, diolen gibi kumaşlar örnek verilebilir. Kumaşın cinsi kadar bir diğer önemli husus; kumaşın en ve boy ipliklerinin aynı kalınlıkta olmasıdır. Bu mümkün olmadığında, boy ipliği esas alınır. Kullanılan iplikler genelde ipektir. Hakiki ibrişim, çiğ ipek kullanılmasına rağmen   pamuklu iplik (demse) ve nadiren naylon iplik kullanıldığı da görülür. Genelde beyaz ve krem renk kumaş ve iplik kullanılır. Bu nedenle Antep işi beyaz işler grubunda yer almaktadır.  Açık renk kumaşlar üzerine renkli ipekler kullanılarak yapılan Antep işleri de çoktur.

Antep işinde susma ve ajur olmak üzere iki temel teknik kullanılır. Susma; kumaş ipliğinin sayılarak kumaşa işlenmesi, ajur; kumaşta boşluklar yaratılması için kumaş ipliklerinin kesilip çıkarılması olarak özetlenebilir. Türk el sanatlarında/el işlerinde görülen “Türk Halk estetiğinin orantılı ve ölçülü olma özelliği” Antep işi için de söylenebilir. Antep işinde gerek motif gerekse tertiplerde 30 yıl hariç önemli bir gelişme kaydedilmemiş, gördüğü rağbete dayanılarak imalatın fazlalığı üzerinde durulmuştur. 1948 yılında yapılan tespitlere göre 30 türlü susma ve 65 ajur belirlenmiştir. Genelde yedi temel ajur vardır. 1952 yılında Ankara Atatürk Kız Enstitüsü nakış öğretmeni Muzaffer Özbaş 1950’li yıllarda Gaziantep’te görev yaparken Antep işini yerinde incelemiş 1952 yılında “Çeşitli Antep Ajurları” isimli kitapçığı yayınlamıştır. Ajurların sayısı çeşitli kombinasyonlarla 100’ün üzerine çıkmaktadır.  Ayrıca ajurlar çekilen ve bırakılan iplik sayılarına ve çekilen tellerin kalınlık ve inceliklerine göre de çeşitli gruplara ayrılırlar. Örneğin: çekilen iplik sayısı çok, bırakılan iplik sayısı az olanlar (örümcek, kartopu), çekilen iplik sayısı az, bırakılan iplik sayısı çok olanlar (cemaliyan, ciğerdeldi), çekilen ve bırakılan iplik sayısı eşit olanlar (mercimek, filtre) gibi.  Bir de fantezi ajurlar vardır ki; onlarda bırakılan ve kesilen iplik sayısı uygulanacak ajur cinsine göre ayarlanmaktadır. Motiflerin yan yana getirilmesiyle oluşturulan desenlerde kullanılan ana motif veya motifin kullanılma yoğunluğu o işe adını da vermektedir. Örneğin benekli, marullu, karanfilli, güllü, laleli, çitimeli, yassı göbek, üzümlü, fiyonklu, yıldızlı gibi. Antep işi uygulanmış bir eser tanımlanırken ise kullanılan teknik, kumaş, iplik, motif, desen ve kenar temizleme özelliği ayrı ayrı belirtilir. Örneğin “Örtü konsol örtüsü olarak işlenmiştir, file işleme uygulanmış, rişliyo(rişülyo), filtre ve mercimek teknikleri kullanılmıştır. Desen kuş, gül, asma yaprağı ve üzüm motiflerinden oluşmuştur” gibi.Geleneksel kültürümüzün bir parçası olan el işleri/ nakışlar, “Kız kundakta çeyiz sandıkta” sözüne uyularak çeyiz geleneği ve çeyize verilen önem sayesinde günümüze ulaşmış, bizlere kadınlarımızın estetiğini, sabrını izleme ve bu konuda araştırmalar yapma olanağını sağlamıştır.