Birçok lüks markanın temsilcisi olan Demsa Group olarak  Harvey Nichols ve Galeries Lafayette gibi önemli markaları Türkiye’ye kazandırdıklarını belirten Çetindoğan, başarının püf noktalarının, markalaşmak ve fırsatları avantaja çevirmekten geçtiğini vurguladı. Face Dergisi okurları için Demet Sabancı Çetindoğan ile gerçekleştirdiğimiz röportajımız sizlerle..

 

-Kendinizden bahseder misiniz?

 

Adanalıyım :)  İngiltere Richmond College’da, işletme üzerine eğitim aldım. Evliyim.Üç çocuğum var.Perakende, sağlık, turizm, e- ticaret sektörleri ile ilgili çalışma alanlarıyla Türkiye’nin geleceğine yatırım yapmak için gayret gösteriyorum.

İnsan ve sanat merkezli hobilerim var. Toplumsal olaylara karşı her zaman sorumluluk duyuyorum içimde. Bir STK’ya  hizmet etmek beni şarj ediyor. Yeni ve denenmemiş işlere imza atmayı seviyorum.

 

-Demsa Group‘un kuruluşundan ve bugünkü konumundan bahsedermisiniz?

 

20 yıl Tekstil Sanayi de çalıştık. Ama bizim hayallerimiz başka idi. Hizmet sektöründe yeni ufuklar görüyorduk. Ayrıca ailemiz kendi kanatlarıyla uçmak isteyenleri yüreklendirir bir tutum içindeydi.

Zor ama büyütücü, geliştirici bir enerjiydi bu yolumuzu çizerek, kendi yolunu çizme duygusuyla hareket eden insanlara örnek olduğumuzu düşünüyorum.Bugünün koşullarında online perakendeciliğe ağırlık veriyoruz.

 

- Demsa Group bünyesindeki faaliyetleriniz nelerdir?

 

Bizim tanınmamızı sağlayan alan Lüks markalar perakendesi oldu. Harvey Nichols, Galeries Lafayette Brandroom gibi markalarımızla birlikte birçok uluslararası marka ile Hiref , D’Maison ilk aklıma gelenler.

 

İki otelimiz bulunmakta. St Regis İstanbul ve Pera Palas olmak üzere iki otelimiz bulunmakta..Demsa’nın faaliyet alanları bunlar.

 

- Türkiye Ortak Nesiller Entegrasyonu (T-ONE) Derneği’nin kuruluşundan bahseder misiniz ?

 

Ortak Nesiller Entegrasyonu (T-ONE) Derneği kültürel mirasımız, tarihi ve doğal zenginliklerimizle bizi bir araya getiren ortak değerlerimize sahip çıkarak uluslararası platformlara Türkiye’yi bir marka olarak taşıyıp kültürel, toplumsal ve iktisadi yaşamımızla örnek olarak bir adım daha ileri gitmek ve bir benzerine          daha rastlanamayacak bir dünya mirasına sahip olduğumuzu daha iyi anlayıp anlatabilmek hedefleri ile 2014 de  kurduk.

 

Ülkemizin kendine özgü değerlerinin, tarihinin, arkeolojik varlığını, sanat ve mimarisinin, rol modellerinin, mutfağının, geleneklerinin, inançlarının spor yaşamının çeşitli etkinliklerle dünyaya yansıtılması için çaba gösterilmelidir. Kültür ve sanatın evrensel dilinden yararlanmak gerekmektedir.Biz bu görev anlayışı ile   kurduğumuz T-ONE Derneği ile adımlarımızı atıyoruz.Bir haylide yol kat ettiğimize inanıyoruz.

 

-T-ONE Derneği içerisinde 4 farklı komite bulunduğunu biliyoruz.Bu komitelerden 2 tanesi Gaziantep’i çok yakından ilgilendiriyor Gastronomi ve Mozaik yolu komiteleri ile projelerinizden bahseder misiniz?

 

Derneğimiz bünyesinde faaliyette bulunan komiteler; Mozaik Yolu, Gastronomi, Sanat  ve Termal Sağlık - Hamam Ritüelleri      Komiteleridir. Bu komitelerimize ek olarak en son kurulan       komitemiz Ceneviz Kaleleri Tanıtım Komitesidir.

Günümüzde «Gastronomi» geleneksel sektörleri geride bırakarak Türkiye’nin turizm gelirini artıran önemli ve yeni bir fırsat alanıdır.Bu bağlamda, Anadolu’nun benzer siz tarihi ve kültürel mirası konusunda farkındalık yaratmak üzere bir çok projelerimiz bulunmakta.Amacımız Türk Gastronomisini dünyaya tanıtmak üzere çalışmaktır. Ancak 2020 yılından beri Pandemi sürecinden dolayı yurtdışı etkinliklerimize ara vermek durumunda kalınca instagram üzerinden yeni bir projeler geliştirdik.

Coğrafi işaretli ürünlerimizin yurtdışında tanınırlığını ve yöresel ürünlerin bilinirliliğini arttırabilmek, yöre ürünlerinin tanıtımı ile tarımın ve üretimin önemini vurgulamak, bu vesile ile yöre insanlarına iş olanağı ortamı yaratılacağını anlatmak amacıyla projeler ve tanıtımlar gerçekleştiren T-ONE Gastronomi Komitesi @GASTRONE.TURKEY instagram  projesini  2021 Şubat ayında gündeme almıştır.

 

Mozaik Yolu Komitemiz, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, ve Şanlıurfa Büyükşehir Belediyeleri’nin desteğiyle ve ONE Derneği Danışma Kurulu Başkanı Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın öncülüğünde  yürüttüğü projeyle bu eşsiz mozaiklerin tüm dünyada bilinirliğinin artmasını, bu bölgelerin dünyaca ünlenerek “Mozaik Yolu” olarak ortaya çıkması, ülkemizin yepyeni bir kültürel turizm alanı kazanması ve bu bölgelerdeki mozaiklerin kültürel miras bakımından değerlerinin bölge halkı tarafından daha iyi anlaşılması sağlanarak korunmaları ve tanıtımlarını amaçlamış ve bu yolda çalışmalarına da devam etmektedir. Bu bölgelerin mozaikleriyle yola çıktık ancak yöresel yemeklerinin de tanıtımında derneğimiz katkıda bulunmaktadır. Mozaik Yolu projemizin ilk yurtdışı lansmanını Gstaad, İsviçre’de ardından etkinliklerimizi Venedik, Paris ve New York’ta gerçekleştirdik.

 

- T-ONE derneği olarak Gaziantep’in simgesi haline gelen Çingene Kızı mozaiğinin yurt dışına kaçırılan parçalarının Türkiye’ye getirilmesi için dernek olarak çok ciddi faaliyetlerde bulundunuz. Bu konuda ki düşüncelerinizi ve Gaziantep’te bulunan Zeugma mozaik müzesi hakkındaki düşüncelerinizi paylaşır mısınız?

 

Evet, Mozaik yolu komitemizin bir başka önemli başarısı da Zeugma Antik Kenti’nde bulunduğu günden itibaren Gaziantep’in simgesi haline gelen “Çingene Kızı” mozaiğinin 1960’lı yıllarda kaçak kazılarla çıkarılıp yurt dışına kaçırılan parçalarının ait olduğu yere dönmesini sağlamaktır.Danışma kurulu üyemiz Sayın Nezih Başgelen’nin yaptığı araştırma sonunda  ABD’nin Bowling Green Üniversitesi’nde olduğunu belirledi ve  Türkiye’ye getirilmesi için üniversite ile iletişime geçerek süreci başlatmış oldu.T-One Derneği olarak bu ilişkilerin ilerlemesinde, kültür     varlıklarımızı korumak ve zenginliklerimizin bizim topraklarımıza yani ait olduğu yere gelmesini  sağlamak üzere başlattığımız bu çabalarımızın sonuç verdiğini görmek bizleri çok mutlu etmiştir.

Devlet, yerel yönetim ve STK iş birliğinin daha da verimli hale gelmesi, gelecek yıllarda da bu işbirliğinin devam etmesi Dernek olarak çok önem verdiğimiz bir husustur. Gaziantep’in simgesi haline gelen müze ayrıca dünyanın 2. Büyük Mozaik müzesi olmasından dolayı çok gurur duyduğum müzelerden biridir.

  

Müze teknolojik ve mimari açıdan da dünyanın önde gelen müzelerinden.  Müzeyi her ziyaret ettiğimde aynı heyecanı ve gururu yaşıyorum her seferinde mozaikleri ilk görüyormuş gibi heyecanla geziyorum.

Zeugma Mozaik Müzesi, gerek tarihi geçmişi gerekse gözler önüne serdiği görsel şölen açısından bizi kendine hayran bırakan nadide yerlerden biridir diyebilirim.

 

-Özellikle bu anlattığımız projelerle Türkiye’nin tanıtımına katkı yaparken Turizme de katkı yapıyorsunuz değil mi?

 

Kesinlikle!

Mozaik yolu , Sanat, Gastronomi , Hamam ve Ritüelleri komitelerimiz ile birlikte yürüttüğümüz tüm projelerimizde amacımız Kültürel mirasımızın korunması ve tanıtılmasıyla ilgili ulusal ve uluslararası çalışmalar yapmak,geleneksel ve çağdaş değerlerimizi koruyarak, Türkiye ile dünya ülkeleri arasında köprüler oluşturup ülkemizin geleceğine katkıda bulunmaktır.

Tüm bu çabalar Türkiye’nin kültürü, turizmi ve ekonomisine de katkı sağlayacaktır.

 

-Türkiye’nin dünya turizm ve seyahat sektörü içindeki konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Türkiye’nin coğrafi konumu, sahip olduğu inanç turizmi zenginliği ve pazara kaliteli ürün sunabilme imkânları, gelen turistlerin             milliyetlerini de doğrudan belirlemektedir. Her geçen yıl gelen    turistlerin bölge ve ülkelere göre dağılım yelpazesi genişlemektedir. Bu ve daha birçok gösterge özellikle turizm alanında yeni atılımlar ve    hedef kitleleri belirlemede önemli bilgilerdir. Türkiye küresel ekonomik krize rağmen turist sayısının en iyi artış gösterdiği ülkeler arasında olmayı başarmıştır. Hâlihazırda dünya turizmine yön veren ilk 10 ülke arasındadır ve 2023 yılında ilk 5 arasına girme hedefine ulaşabilmek amacıyla birçok iddialı adımlar atmaktadır.Uygarlıkların beşiği kabul edilen, çok zengin bir kültürel ve tarihi mirasa sahip olan Türkiye, eşsiz doğal güzellikleriyle birlikte değerlendirildiğinde, turizm potansiyeli bakımından dünyanın en             önemli ülkelerinden biri konumundadır. Özellikle dünyada iki büyük  dini ve mensubunu ilgilendiren tarihsel olayların cereyan ettiği bir        ülkedir. Anadolu’da Türklerin kendi dini olan İslamiyet’e ait eserlerin  yanı sıra, çok sayıda kilise, sinagog ve diğer ibadethaneler vardır. Bu eserler, Türkiye’nin rekabet gücünü arttırmakta ve diğer ülkelerden   daha avantajlı duruma getirmektedir.

 

-Türkiye’nin en çok hangi bölgelerine seyahat etmekten keyif alıyorsunuz? Neden?

 

Aslında seyahat etmeyi çok özledik hepimiz. Mozaik Yolu olarak nitelendirdiğimiz Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş ve Şanlıurfa ....Uçsuz bucaksız bir tarih , kültür ve gizem....

 

er gördüğümde, ilk defa görüyormuşçasına  heyecan verici bir deneyim.İnanılmaz bir tecrübe... Karedeniz Bölgesine gitmeyi uzun yıllardır hep arzu ediyorum.Ancak henüz kısmet olmadı ( inşallah seneye gidebilirim).

 

-Türkiye’yi rakiplerinden ayıran ve öne çıkartan özellikleri neler?

 

Sanırım öncelikli Ülkemizin jeopolitik konumu, ilkim özellikleri tabi ki, çok zengin uygarlıklar ağı, dünyada Türkiye’nin rekabet gücünün yüksek olduğu doğa, tarih, kültür, sağlık ve spor turizmine ait inanılmaz zenginliği... Ve tabi ki İstanbul un oluşu.... Yine daha önce de belirttiğim gibi ülkemizin kültürel çeşitliliği bizi her zaman diğer ülkelerden öne çıkaran bir destinasyon yapmıştır.

 

-Covid 19 Pandemisinden sonra Turizm ve otelcilik sektörü nasıl etkilendi?

 

Turizm sektörü Çin’de ortaya çıkan ve kısa bir sürede tüm dünyaya yayılan COVID-19 salgınından en derin etkileyen sektörlerin başında          geliyor ne yazık ki.. Otel ve uçak rezervasyonlarında yüzde 80 oranında düşüş yaşanması, ülkelerde yaşanan virüs salgını  ve karantina uygulamaları, sektörün hem gelirlerinde hem de     turist sayısında düşüş yaşanmasına sebep oldu. 

Ne var ki korku, panik ile salgının yeni dalgalarının ve mutasyonlarının  ortaya çıkmasından dolayı  sektörün geçmiş       yıllardaki potansiyelini yakalaması uzun yıllar alacak gibi gözüküyor.Türkiye’nin Covid-19 nedeniyle ortaya çıkan fırsatlardan     yararlanması, turizm sektöründe yenilikleri beraberinde getirecektir. Değişen alışkanlıklarımıza bağlı olarak reforme edilecek olan turizm sektörü, sağlığı temel alan bakış açısıyla  gelişecektir kanısındayım.. İnsanların daha küçük ve sağlığı öncelik veren otellere yönelme ihtimali,salgın sonrası dönemde Türk turizm sektörü için yeni gelir kaynakları yaratabilir. İşte bu yüzdendir ki Sağlık turizminin daha fazla ön plana çıkması ise Covid-19’la mücadelede elde edilen başarının en önemli çıktısı olacaktır.

 

-Onkim kök hücre teknolojileri şirketini kurmaya nasıl karar verdiniz? Onkim ’in bugüne kadar yapmış olduğu projelerden bahseder misiniz?

Evet bilindiği üzere, Rahmet babamı kaybetmenin acısıyla Türkiye de  sağlık konusunda  kendimce  eksikliğini hissettiğim kök hücre ile ilgili olarak 2006 yılında Onkim Kök Hücre Teknolojileri şirketini kurarak sağlık sektörüne girdik.

Kordon kanı bankacılığı ile işe başladık.Tübitak ve Santez ARGE projelerinde başarıyla yer aldık. 2014 yılında göbek kordonu bankacılığı, mezenkimal kök hücre ve fibroblast hücre izinlerimizi aldık. Yaklaşık 13 bin tane kordon kanı sakladık. Saklanan kordon kanlarından 26 tanesi nakillerde kullanıldı.

Bağış olarak aldığımız göbek kordonlarından elde ettiğimiz mezenkimal kök hücreleri retina hastalıklarında kullanmak için Sağlık Bakanlığı’ndan izinlerimizde  aldık.

Ankara Üniversitesi Göz Hastalıkları Anabilim dalı hocaları ile işbirliği yaptığımız güzel haber şu ki Kök hücreleri ilk kez 32 hastada Tavuk karası hastalığında kullandık.Başarılı sonuçlar elde ettik, bu sonuçlar uluslararası dergide kabul gördü.Elde edilen başarılı sonuçlar sayesinde Mayıs 2020 den itibaren  kök hücreler retina hastalıklarında kullanılmaya başlandı.

2018 yılında yeni bir laboratuvarın inşaatına başladık. ONKİM Yeni Laboratuvar alanını, Avrupa ve ABD’de aynı kapsamda çalışan diğer enstitülerin yapılandırmasını ve kendi deneyimlerimizi dikkate alarak GMP (İyi üretim uygulamaları) yönetmelikleri kapsamında dizayn ettik.Şu an yeri yerimizde çalışıyoruz. 9 farklı ürün iznini tek bir seferde alarak ürün sayımızı 12’ye çıkarttık. 

 

Hizmet verdiğimiz ürünlerimiz ise

Kordon Kanı

Göbek kordonu kaynaklı mezenkimal kök hücre

Kemik iliği kaynaklı mezenkimal kök hücre

Yağ doku kaynaklı mezenkimal kök hücre

Deri biyopsi kaynaklı kök hücre

Fibroblast

Sünnet derisi bankacılığı

Diş pulpası bankacılığı

Zenginleştirilmiş yağ kök hücresi

Kondrosit

Kondromembran

Saç folikülü kaynaklı kök hücre

Kök hücrenin önemini bu ve çok önem verdiğim kuruluşumuzdur.

 

-Sizin öncülüğünüzde kasım 2020’de temelleri atılan www.shopstarwoman.com sitesinde üretici ve girişimci kadınların ürünlerini dünyanın farklı ülkelerine satışa sunmasını hedefliyorsunuz. Bu sitede Gaziantep’li kadınların rolü ne olacak ? Gaziantep kadın girişimciler kurulu ile bu konuda bir çalışmanız var mı?

 

18.Kasım da açılışını yaptık.Kısa zamanda  da güzel dönüşler sağladık.Şuanda Shopstarwomen.com 8 farklı kategoride gıda, yöresel ürünler, giyim, kozmetik, aksesuar, ev&yaşam, bebek&çocuk, ayakkabı&çanta’dan ve her geçen gün artmakta olan ürün sayımız Şubat  2021 itibariyle 36 şehirden 9.000’e yakın  ürün          yelpazesi ile alışverişi imkanı bulunmakta.

Shopstarwomen.com projemiz de merkezi noktası Türk       kadını.Girişimci kadınları desteklemek, yurt içi ve yurt dışında tüketicilerle buluşturmak amacı ile  kurguladık.Bu yüzden  siteye giriş şartı olarak da kadın girişimci, ve üretici olmaları gerekli. Türk girişimci ve üretici kadınların pazarına destek olarak , markalarının,       ürünlerinin, bölgelerinin tanıtımına katkı sağlayacağımız güzel  işbirlikleri içerisindeyiz.

Shopstarwomen.com’un çıkış noktası yöredeki üretici kadından global ölçekte marka yaratmış kadınların bir araya geleceği bir platform oluşturmaktır. Bu e-ticaret sitesinde sadece üreten ve/veya girişimci kadınların ürünleri yer almakta olup; nihai amaç kadının emeğini görünür hale getirmek ve ülke ekonomisine katkısının artmasına aracılık etmektir. İlk hedefimiz  yurt içi pazarda yaygınlaşmayı sağlamak, akabinde de çok kısa süre içerisinde yurtdışı pazarlara açılabilmektir. 

Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Fatma Şahin ve ekibi ile temas halindeyiz. Büyükşehir Belediyesi bünyesinde faaliyet gösteren Gasmek ve kadın Girişim Destek Merkezinin ürünlerini yakın bir tarih de shopstarwomen.com da görebilirsiniz.

 

-Başarısı ispatlanmış Y kuşağı bir iş kadını olarak, Z kuşağı iş kadınlarına tavsiyeleriniz nelerdir?

 

Yanlış hatırlamıyorsam kuşaklar Yaşadığı dönemler; Gelenekselciler 1922-1945 -  Bebek Patlaması 1946-1964 -X Kuşağı 1965-1980 - Y Kuşağı 1981-2000 -  Z Kuşağı 2001-2020 değil mi...

 

Küresel düzende son dönemde yaşanılan baş döndürücü değişiklikler insan hayatını ve iş hayatını gerçekten etkiliyor. Öyle ki teknolojik, ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmeler insanın tutum ve davranışları üzerinde bir değişim yaşattıyor diye düşünüyorum.

Y ve Z kuşakları arasında bir takım farklılıklar kadar benzerliklerin de söz konusu olduğunu düşünüyorum ben.Her iki nesil de bağımsızlığına önem veren, açık görüşlü, akıllı, hızlı hareket eden, farklı kültürlere hoşgörülü, finansal açıdan bilinçli, işbirlikçi olmakla birlikte her iki nesil de teknoloji içinde büyümüş bir nesildir.

 Onlardan önce gelen neslin aksine Y kuşağı kariyer basamaklarını tırmanırken inancını destekleyen belirli bir amacının olmasını istiyor.

X kuşağı Patronlar yerine onlara iş hayatında rehberlik edecek  kariyer koçları tercih ediyorlar.Biz bilmezdik koçları.

İş olsun diye çalışmak istemiyor X kuşağı , bir hayat tarzına dönüşen işlerde daha mutlu oluyorlar. Çocuklarımdan biliyorum. Y kuşağını kendini geliştirebileceği işler heyecanlandırıyor.Yeni nesil,    geleneksel yıllık kariyer değerlendirmeleri yerine kendilerini           geliştirmenin farklı yolları hakkında yöneticileri ile sürekli iletişimde olmayı tercih ediyor.   Çalışma biçiminde ortak akla olan inançla          ilerlemeli, tecrübeler inanmalı ve önem verilmeli.

 

-Başarının sırrını iki kelime ile nasıl özetlersiniz?

İşinde ilk olan ve gelişmeye açık olan fikirlere sahip çıkmak.İşinizde markalaşmayı önemli ölçüde bir iş kolu haline getirmek. Cesaretli, yenilikçi ve üretken olmak gerek. Her zaman için dikkatli olmak gerek. Elinize geçen fırsatları avantaja çevirmeyi öğrenmek gerek.

Aslında sırlar değil iş hayatında olması gereken unsurlar desek daha mı doğru olur.

 

-Demet Sabancı Çetindoğan’nın bir günü nasıl geçer?

 

Pandemiyle birlikte inanın çoğunlukla evde internet üzerinden org. edilen toplantılarla geçiyor günlerim.

İşi eve, evi de eğlenceli bir hale getirdik....Home ofice ağırıklı çalışıyorum.Skype, zoom toplantılar, görüşmeler derken akşama doğru raporlamalar yapılıyor.. Çok nadir dışarıda org.lara katılıyorum.

 

-Girişimcilere vereceğiniz en önemli mesajınız ne olurdu?

Her zaman söylediğim gibi Türkiye’de kadın girişimcilerin sayısı erkek girişimcilerin yarısından az olsa da, kadınlar daha iddialı ve çalışkan bence.                       

Kadınları cesaretlendirmek gerek. Elinize geçen fırsatları avantaja çevirmeyi öğrenmek gerek.İşinde ilk olan ve gelişmeye açık olan fikirlere sahip çıksınlar. Cesaretli, yenilikçi, sabırlı ve üretken olmak gerek.