Toplumumuzda sık görülen sağlık problemlerinden biri şeker hastalığıdır. Türkiye nüfusunun yaklaşık %15’inde şeker hastalığı (diyabet) vardır. Hareketsizlik, sağlıksız beslenme, ailesel yatkınlık, aşırı kilo ve obezite diyabet riskini arttırmaktadır. Şeker hastalığının en önemli sebepleri beslenme tarzımız ve hareketsizlik. Dolayısıyla tedavisinde de öncelikle bu iki faktörü düzeltmeye çalışırız.

Diyet, şeker hastalığında tedavinin temel taşlarından biridir. Genelde hastalar beslenme alışkanlıklarını değiştirmeden iyileşmek isterler, ancak öyle bir yöntem henüz yok. Hastalarımıza diyet yapmasını önerdiğimizde hangi diyeti yapacakları konusu gündeme gelmekte.

 

İnternette, sosyal medyada çok bilgi kirliliği var. Hastaların okuduklarının hangisi doğru, hangisi yanlış ayırt etmesi zor. Tüketim kültürü, piyasaya mucize diyetler sunmaya devam ededursun, biz hastalarımıza bilimsel metotlarla faydası ispatlanmış diyetler önermeye devam edeceğiz. Geçtiğimiz günlerde Amerikan Diyabet Cemiyeti (ADA) ve Avrupa Diyabet Araştırmaları Derneği (EASD) konsensüs raporunda tip 2 diyabette beslenme tedavisiyle ilgili önerilerini yayınladı. Kanıta dayalı yeni bilgileri sizlerle paylaşmak istedim.

 

Diyabette beslenme tedavisi, doktor kontrolünde diyetisyen tarafından düzenlenmelidir. Herkes için besin içeriği standart diyetler düzenlemek uygun değil (%50 karbonhidrat, %30 yağ, %20 protein gibi).  Her hastanın besin öğelerine ihtiyacı birbirinden farklı olduğu için beslenme tedavisinde, hastanın ihtiyaçlarına göre bireyselleştirilmiş beslenme programı hazırlanması önerilir.

 

Sağlık yararları kanıtlanmış gıdalardan oluşan, zararlı olduğu gösterilen gıdaları en aza indiren, uygulanabilir ve sürdürülebilir, bireysel tercihlere uyum sağlayan diyetler önerilmekte. Hastanın yemek istemediği, maddi durumunun el vermediği yiyeceklerden oluşan bir beslenme listesi sürdürülebilir olmayacağı için bu diyetten fayda görme şansımız olmayacaktır. Hastanın diyetisyenle görüşmesinde sevmediği, yemek istemeyeceği, alamayacağı yiyecekleri söylemesi bu noktada önemli. Diyetisyeniniz size yemek istemediğiniz gıda maddesinin alternatiflerini sunacaktır. Diyet düzenlenirken, hastanın fazla kilosu varsa (ki genelde vardır) diyette kalori kısıtlaması yapılması gerekir. 

 

Tüm diyetler şeker düşmesinde fayda sağlamaktadır. Kullanılan diyetlerin herhangi birini hasta uyguladığında şeker düşmesi sağlanacaktır. Peki en iyi diyet hangisi? İsmini sık sık duyduğumuz ve çok faydalı olarak lanse edilen diyetler tip 2 diyabet hastalarında ne kadar faydalı bir göz atalım: 

 

 

Şeker hastası düşük karbonhidratlı (ketojenik) beslenirse daha iyi olmaz mı?

 

Şeker hastaları, düşük karbonhidratlı (düşük şekerli) diyet uygularsa sonuçlar diğer diyetlere göre çok daha iyi olur mu? Aslında gayet mantıklı görünüyor ama çalışma sonuçları öyle demiyor. Elbette karbonhidrat daha az tüketildiği için şeker düşmesi sağlanmakta. Ancak diğer diyetlere üstünlüğü 6 ay sürmekte.  Düşük karbonhidratlı diyet ilk 6 ay iyi bir şeker düşüşü sağlasa da 6 aydan sonra diğer diyetlerle aynı etkiyi göstermekte. Ketojenik diyet uzun vadeli düşündüğümüzde bize ekstra bir katkı sağlamıyor. 

 

Aralıklı oruç şeker hastaları için iyi bir seçenek mi? 

 

Aralıklı oruç son zamanlarda popüler bir diyet olmakla birlikte son çalışmalarda diyabet hastalarında diğer diyetlere bir üstünlüğü saptanmamıştır. Şeker düşürme etkisi diğer diyetler kadar. Ancak, aralıklı orucun şeker hastalarında şöyle bir handikapı var: İnsülin ya da insülin salgılatıcı şeker ilaçları kullanan hastalarda aşırı şeker düşmesi (hipoglisemi) gelişebilir. Hipoglisemi şeker yüksekliğinden daha tehlikeli bir durumdur. Aralıklı oruç, şeker hastaları için pek cazip bir seçenek değil.

 

İdeal bir diyet önerisi yok mu?

 

Yıllardır üzerinde araştırmalar yapılmış olan ve defalarca faydası gösterilmiş olan Akdeniz diyeti, diyabetli hastalarda da en iyi sonuçlara sahiptir.  Şeker kontrolünü en iyi sağlayan diyet Akdeniz diyetidir. Akdeniz diyeti, vücut ağırlığında ve HbA1c (3 aylık şeker ortalaması) düzeylerinde daha fazla azalma sağlar. Diyabet ilacı ihtiyacını geciktirdi ya da azaltır.  Kalp-damar hastalığı gelişme riskini azaltır. 

 

Akdeniz diyeti en iyi diyet olarak karşımıza çıkmakta. Popüler diyetler, Akdeniz diyetinin gerisinde kaldı. Yapılacak diyet sürekli olmalı ve diyetin birkaç aylık sonucuyla değil, yıllar sonraki sonuçlarıyla ilgilenmeliyiz. Kan değerlerini ya da kilonuzu daha hızlı istediğimiz değerlere getiren diyeti değil, uzun vadede uygulayabileceğimiz, kan değerlerimizi ve kilomuzu sağlıklı düzeye getiren diyeti tercih etmeliyiz. 

 

Tüketim kültüründe, yeni ürünler sunulması ilgi çekici gelebilir. Şeker hastalığı için, kilo vermek için “mucize” yöntemler insanlara cazip gelir. Günümüz tıbbı; mucizelere, yüzbinlerce takipçisi olan sosyal medya sayfalarının önerilerine, “arkadaşım yaptı iyi oldu“ gibi kişisel görüşlere göre değil, kanıta dayalı bilgiye göre önerilerde bulunmaktadır. 

 

Son çalışmalar ışığında elde edilen yeni bilgileri aktarmaya çalıştım. Sağlıklı günler dilerim…