GAZİANTEP GELENEKSEL ÇOCUK OYUNLARINDAN ÇÖMÇE GELİN VE GEÇİRDİĞİ DEĞİŞİM

                                                                                                                             

Yağmur yağdırma ritüelinin bir parçası olan bu oyunda eski inanç izlerimizin, “kuğurçak” (kokla), töz ve ongon kültünün izlerini görmek mümkündür. Oyun yörede çömçeli gelin, çömçecik, çullu kadın, gelin gök, kepçe, kepçecik adları ile de bilinir.

Oyunun 1950’den önce yazıya geçirilmiş eş metinlerinde çocuklar tekerlemesini söyleyerek kuklayı dolaştırdıkları ve dolaştıkları yerlerde bebeğin üzerine su döküldüğü görülmektedir. Oyunda yemek eylemi yoktur. 1950’den önce derlenen oyunlarda iki çocuk kuklayı sadece kollarından tutmaktadır.  1950’den sonra derlenen eş metinlerde çömçe gelinin çocuklar tarafından seçilen birisi tarafından taşındığı görülmektedir. Seçilen çocuklar   bazen başçıl denilen “lider” olduğu gibi bazen öksüz, yetim veya fakir bir çocuk olabilmektedir. 1950’den önce derlenen metinlerde çocukların bir kısmı alayın önünde bir kısmı arkasında dağınık şekilde yürürken, 1950’den sonra bazı eş metinlerde çocukların daha sonra alayın arkasında düzenli bir şekilde bir yürüdükleri görülmektedir. 

1950’den önce derlenen oyunlarda bebeğin formu çok basittir. Haç şeklindeki ağaç parçası iple birbirine bağlanmakta, bez ve çaputlarla baş yapılmakta, kömürle göz, kaş, ağız çizilmektedir. 1950’den sonra derlenen bazı metinlerde (bebek bir sopanın ucuna bağlanan bez parçalarıyla hazırlanırken, bazılarında bebeğin   hazırlanmasında çömçe denilen büyük tahta kaşık kullanıldığı görülmektedir.  1950’den önce derlenen en eski metinde bebeğin çiçek ve ağaç yapraklarıyla süslenmesinden söz edilmektedir. Daha sonraki yıllarda eski püskü kıyafetlerin giydirildiği bebeğin kıyafetine özen gösterilmeye, bebeğin yeniden süslenmesine başlanır.  Bu arada bebeğin geleneksel kıyafetlerine inanç değerlerinin yanı sıra estetik duygularının yansıdığı da gözlenir.

1950’den önce eş metinlerinde sözlü oyun formülü derlenen en eski metinde şöyledir. Çömçeli gelin ne ister?Bir kaşıcık su ister. Göğden (gökten) irahmet ister, Ver Allahım ver!..Yağmurunan (yağmur ile) sel Kırk koyun kurban! Derdlere derman! Ver Allahım ver!..Ver Allahım ver!.. Daha sonra derlenen eş metinlerde tekerlemedeki ilk dörtlük aynıdır, ikinci dörtlük şöyle değişmiştir. Yağmur ile sel, göbekli harman, dertlere derman, hastaya şifa” Oyunun 1950’den sonraki derlemelerinde   oyunun sözlü formülünün bazen kısaldığı bazen uzadığı görülür.  “Çömçe gelin ne ister? Allahtan rahmet ister? Bir kaşıcık su ister. Çömçeli gelin ister, bir kaşık su ister, çömçeli gelin ne ister, bir avuç bulgur ister, çömçeli gelin ne ister, bir kaşık yağ ister” ve “Tarlaya yağmur, teknesine hamur, sofrasına ekmek ister” gibi.

Çocuklar yemeklerini hazırlayıp yedikten sonra köfte yoğuracakları kabı ters çevirip müzik aleti gibi kullanarak, şarkı söyleyip oyunlar oynamaktadır. Sadece bir eş metinde çocukların köfte yerine   topladıkları malzeme ile pilav hazırladıkları görülmektedir. Oyunun son yıllarda derlenen eş metinlerinde istenen malzemelere ek olarak çocuklara evdebulunan  kuruyemiş, börek, çörek, şeker çikolata gibi  şeylerin ikram edildiği de görülür. Çocukların oyunu sonlandığı yer her zaman harman yeri veya çörten altıdır. 

Çömçe gelin oyunu zaman içerisinde bağlamı yitirirken, kukla bebek yeni bir bağlamda karşımıza çıkmaktadır.  Yörede “çömçe” denilen büyük kaşıkla hazırlanan bebek, küçük tahta  kaşıklarla yapılmaya başlanır. Bebeklere güzel rengarenk yerel kıyafetler giydirilmiş, başlarına tozak ve tepelikler, boyunlarına kolyeler takılmıştır.  Çömçe gelin artık bir başka  oyunun parçası olmuştur.  Kukla bebek ve sözlü oyun formülü bağımsız olarak canlı bir şekilde yaşamaya devam etmektedir.  Yağmur yağdığı zaman çocuklar diğer tekerlemelerin yanında oyunun sözlü formülünün hepsini olmasa da bir kısmını    söylemekte “Çömçe gelin ne ister? Bir kaşıcık su ister.” diye bağırmayı sürdürmektedir.  Sözlü kültürün sürekliğini gösteren en güzel örneklerden birisi olan “çömçe gelin” figürünün yıllar sonra başka bir ürünlerde ortaya çıkması için fazla beklemeye gerek kalmamıştır.    Gaziantep’ten Halfeti ve Birecik’e düzenlenen turlarda baraj gölünde motorla gezisinde, çömçe gelin bize bir türkünün notalarının arasından seslenmektedir. Türküde aşık bir genç sevgilisine “beni “çömçe gelin gibi kapı kapı dolaştırma” diye yakarmaktadır.   

KAYNAK:

Tokuz, Gonca. Gaziantep Geleneksel Çocuk Oyunlarındaki Değişimin Sözlü ve Yazılı Kültür Bağlamında İncelenmesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Günümüzde Çocuk Oyunlarında ve Oyuncaklarında Yaşanan Değişimler Sempozyumu, 9-10 Aralık 2010, Milli Kütüphane Ankara.