1-Kontrol edilemez dürmek dürtüsü

Aklınıza gelmeyen baklavayı,tahin helvasını ,haşlanmış nohudu ,pilav çeşitlerini,salçayı,kavrulmuş eti,tırnaklı pidenin içine lahmacunu  dürüm yaparak yedikleri görülmüştür.

2-Origamiksel yemek yeme biçimi

Dürüm tutkusuna her daim yenik düşen memleketlilerim lahmacunu bir şeye dürmezler ise nedendir bilinmez dörde katlayarak yerler.

3-Başka söze gerek yok “ANARYA”

Arabanızla yapmaya çalıştığınız manevralara destek veren bir ikinci kişi “Anarya gel” diyorsa şaşırmayın karşınızda bir Gaziantepli var ve size geri vitese takarak hareket etmeniz gerektiğini söylüyor 

“Anarya” kelimesi “anaru - anarı” şekliyle Osmanlı Türkçesinden önceki Eski Anadolu Türkçesinde çokça kullanılmış bir kelimedir. “Anaru”, Eski Türkçede yön belirten “ilerü, gerü, berü, yukaru” yani şimdiki kullanılışlarıyla “ileri, geri, beri, yukarı” kelimeleriyle benzer özellik gösteren ancak bu kelimeler gibi günümüz Türkçesinde işlek olarak kullanılmayan bir kelimedir. “Anaru” kelimesi şekil değiştirip bilhassa Antep ağzında “anarya” olarak kullanılmaktadır. veya :

Arabanızla yapmaya çalıştığınız manevralara destek veren bir ikinci kişi “Anarya gel” diyorsa şaşırmayın karşınızda bir Gaziantepli var ve size geri vitese takarak hareket etmeniz gerektiğini söylüyor. Ayrıca Fransızca kökenli kelimeyi kader ortağımız Adanalılar da kullanır.

4-Hawking teorisine rakip, sonsuz yemek döngüsü

Kahvaltı yaparken öğle yemeğinde, öğle yemeği yenirken akşam yemeğinde, akşam yemeği esnasında ertesi gün kahvaltıda ne yeneceğinin sorulması, cevaplanması ve gerekli hazırlıkların söz konusu öğünün bitirilmesi ile başlamasını içeren döngüdür.

5-Yeşili sev, mangalı yak

Üç metrekare yeşil alan gördükleri yerde mangal yakma dürtüsüne yenik düşen sevgili hemşerilerim bu kabiliyetlerini arabalarının bagajında mangal,şiş ve kömür taşımalarına borçludur. Et tedariki konusunda bir endişe taşıdıkları görülmemiştir. Ayrıca bu tür durumlarda araba kaportası çilingir sofrası muamelesi görür, rakı mangalın yanındaki haklı yerinde hazır ve nazırdır.

6-Kontrolsüz ısrar, ısrar değildir

Bir Gazianteplinin evine misafir gidecekseniz size tavsiyem ortalama 2-3 gün öncesinde katı ve sıvı gıda alımını durdurun. Genellikle patlıcan kebabı, pilav, dolma, lahmacun, yuvalama ve çeşitli mezelerden oluşan sofrada nedense misafirler asla doymaz içgüdüsü ile hareket edilir.Misafir, standart ısrar cümleleri ikna edilemezse “Ölümü gör”, “Vebali boynuna”,”Hele hele daha ne yedin ki” gibi tehditler ile sofrada tutulmaya çalışılır.

7-Darth Vader’a rakip beddualar

Herhangi bir Gaziantepli ile aranızı bozmamanızı özellikle tavsiye ederim çünkü alacağınız ahlar sizi asla süründürmeye yönelik olmayıp direkt öldürme amacı taşıyacaktır. “… şiş çakıla!”, “Bedenine Fransız topu deye”, “Oyum oyum oyulasıca da samsak gibi soyulasıca”, “Ulum ulum ulasın da lep lep dökülesin”,”sakalın sabunlana”…

Meraklıları için buyurun devamı.

8-Sadece bir şive değil, ayrı bir dil

Şivesiz bir Türkçe ile konuşabilirler… Ta ki bir hemşeriyle karşılaşana kadar. Aynı anda hem şiveli hem de şivesiz olarak iki kişiyle sohbet edebilirler. Kendine özgü kelimelere ve cümle kalıplarına sahip olan Antepçe, Ömer Asım Aksoy tarafından kitap haline getirilmiştir. Şivenin taklidi için verebileceğimiz tek kısa yol fiilleri “-ing” eki ile tamamlayın ve gırtlaktan okuyun.

9-Şuursuz özgüven

Bir Gaziantepli her şeyi kendisi yapabilir. İthal ettiği makineyi 5 yıl içinde üretip ihraç eder, evini kendisi inşa eder, salçasını kendisi yapar, şehrini kendisi kurtarır. Hatta vakti zamanında kentin önde gelenleri Gaziantep’e radyo evi açılması konusunda devlet makamlarına düzinelerce mektup yazarlar. Muradlarına ermek için araya sokulmadık bürokrat, işadamı bırakmazlar ama bir türlü yanıt alamazlar. Aradan bir süre geçtikten sonra yetkililere son bir mektup yazar ve binanın, yayın teçhizatının hazır olduğunu ve yerel sanatçılar ile radyodan yayın yapmak istemedikleri için (o da şive sebebiyle) radyoevine sanatçı atamalarını rica ettiklerini belirtirler.

10-Ben yemeğe yemek demem içinde et olmayınca

Gaziantepliler içinde et olmayan yemeği mezeden sayarlar bu sebeple tüm zeytinyağlı yemekler aperatif muamelesi görür. Meyvelerin ve sebzeler etle birleştirerek çeşitli yemek ve kebap türlerinin ortaya çıkmasının haklı gururunu yaşarlar. Yenidünya kebabı, soğan kebabı, sarımsak kebabı, çağla aşı, şiveydiz, kabaklama en bilenen sevilenler arasındadır.

11-Baklavayı bir de böyle deneyin

Her bir şey için kendilerine özgü yöntemleri olan Gaziantepliler baklavayı ters çevirip ısırarak ya da tüm olarak ağızlarına atıp baklava tabanının damaklarına yapışmasını sağlamak yöntemiyle yerler.

12-Yemekleri kadar ünlü “Antep Karası”

Gaziantepliler ile aranızı iyi tutmanız gerektiğini belirtmiştim, bu konuya dair ikinci bir sebep de Antep Karası. İftira atmanın Fantom’u diyebileceğimiz Antep Karası bedduanın işe yaramadığı süreçlerde nokta atışı yöntemi ile hedef alınan kişiyi süründürmeyi amaçlar. İftira ile Antep Karası arasındaki temel fark; iftira içeriğinde bir takım şaibeleri barındıran hedef alınan kişinin yakın çevresi tarafından aksi ispatlanabilecek bir durum iken Antep Karası attığınız iftirayı toplum tarafından da tasvip edilip söylenti yoluyla herkesin inanacağı şekle sokma durumudur. Konuyla ilgili örnek için buyurun.

13-Antropolojik yaklaşım

Lokasyon, sosyal ortam, dil, ırk, cinsiyet fark etmeksizin tanışma faslına kimlerdensin sorusu ile başlatıp kemik yapın aslında X ırkına ait ile devam edip karşıdaki kişinin tam şeceresini çıkarmadan bu süreci tamamlamaz, tamamlayamazlar.

14-Hepimiz kardeşiz

Bir Gaziantepli ile arkadaş olduysanız tebrikler! Artık tüm kentle tanışmış sayılırsınız. Çünkü kentte herkesin dağ dayısı tavşan ammisidir.

15-Herkes doğuştan müptezel

Nasıl ki Taksim’de 5 kişi ve üzeri bir grup oluştuğunda bir anda çevik kuvvet ve TOMA ortaya çıkıyorsa Gaziantep’te es kaza toplanıldığında davulcu ve zurnacı ortaya çıkar. Cenaze dışındaki tüm sosyal olaylarda, parkta, sokakta, caddede, havaalanında, hamamda, pazarda başköşedeki yerini alan müzisyenlerimizin düğün sonrasındaki ilk gecelerinde çiftleri yeni evlerinde bastığı da görülmüştür.

16-Sevdim mi tam severim

Gazianteplilerin sevgisi de nefretleri kadar sınır tanımaz boyuttadır. Bir anda kulaklarınız, organlarınızın biri tarafından yenileceğini duyabilir, birilerinin farklı organları olarak adlandırılabilir ya da size kendini feda edeceğini bildirenler ile karşılaşabilirsiniz. “Gözünün yağını yediğim”, “Oyy ağzını da yirim seniin”, “hokka burnunu yerim seniin

”, “çükünü yediğim” bunlardan bazıları. Ayrıca yakınlık derecesi ne olursa olsun sevilen her bir insan evladı için kullanılan tek bir ortak tanımlama vardır; “rafık”. Bu şekilde çağırılmaya başlandıysanız bilin ki artık siz de bizden birisiniz.