Gaziantep’te mahalleler adını çoğunlukla burada bulunan camilerden alır. Bey mahallesi de adını 1587 yılında yapılmış olan Bey Camii’nden almıştır. Fransız işgalinde büyük hasar gören bu cami, bugüne ulaşamamıştır.

Gaziantep’in geleneksel mimarisinin kısmen de olsa korunduğu Bey Mahallesi 1536’da, tahrir defteri kayıtlarına göre 50 haneden oluşmaktaydı. Ancak yüklü bir devenin geçeceği genişlikteki sokakları, taş döşemeleri ile gelişmiş bir mahalleydi. Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde “Şehrin her sokak başında kale gibi kapılar vardır. Her gece sokaklarında kandiller yanar” diye bahsettiği yerleşim burasıdır. Yaşı geçkin kişilerin anlatımlarında da yer alan bu kapılar her gece kilitlenirdi. Temizliği, düzgünlüğü, büyük konakları, burasının bugünün deyimiyle lüks bir semt olduğunu gösteriyor. Şehrin zenginlerinin toplandığı bu mahallede o zamanın kent merkezi sayılan kale çevresinde yürüyüş mesafesindedir.

Bey mahallesinin diğer önemli özelliği Müslümanlarla, azınlık Ermenilerin kapı komşusu olarak, 20. Yüzyılın başına kadar burada huzur içinde yaşamış olmalarıdır. Mahalleye çok yakın olan St. Mary Kilisesi (şimdi Kurtuluş Camii), Eski Kilise, Kendirli Kilisesi ile Çınarlı Camii, Bey Cami ve Eyüboğlu Cami bunu kanıtlayan yapılardır. Ancak 1800’lerin ikinci yarısından itibaren kentin eğitim ve ekonomisinde etkin olan Ermeniler, Bey Mahallesi’nde çok güzel konaklar yaptırmışlar ve mahallede çoğunluğu sağlamışlardır.

Bey Mahallesi Gaziantep’teki taş işçiliğinin mükemmel örneklerinin sergilendiği bir yerdir. 1764 tarihli bir belge Gaziantep’te taş ustalığının ne düzeyde olduğunu gösterdiği gibi, Türk mimarlık tarihi açısından da önemli bir kaynaktır. Hassa mimar vekili Yusuf Usta önderliğinde bir grup taşçı esnafı, mahkemeye başvurarak taş ölçülerinin ve fiyatlarının standartlaşmasını istemişler ve bu istekleri olumlu karşılanarak kabul edilmiş.

Bey Mahallesi Gaziantep sivil mimari örneklerinin bir arada olduğu doğal bir müze gibidir. 1950li yıllarda başlayan dönüşümle bu mahallede oturanlar da modern apartmanlara taşınarak buraları kendi kaderine terk ermişlerdir. Şimdi yeniden kazanılan binalar, değişik amaçlar için kullanılarak yaşam buluyor. Çoğunluğu da kafeterya oluyor.

Bey mahallesinde bulunan “Kimya Evi” diye anılan muhteşem yapı, 1856 yılında Ermeni sarraf Karanazar Nazeryan tarafından yaptırılıp, bir dönem İran Ticari Konsolosluğu olarak kullanılmış. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra yeni bir serüvene başlamış. Daha sonra bir dönem jandarma karakolu olmuş. Şimdilerde ise bir kafeterya olarak değerlendiriliyor. Çayınızı asmaların arasından sızmaya çalışan güneş ışıklarının oyunları arasında içiyorsunuz. Evin içi ise görülmeye değer. Yaşadığı her evreyi anlatan izler var. Nazeretyan’ın yaptırdığı pentürler, küçük melek heykelcikleri, her kapının, her kanadında ayrı bir öykünün anlatımı, ardından ikinci sahibinin duvarlara yerleştirdiği ünlü Osmanlı ve Türk büyüklerinin fotoğrafları…

Bey Mahallesi’nin bir başka ender evi de Cenani Konağı’dır. Cenani ailesi tarafından Gaziantep Üniversitesi’ne bağışlanan ev, Üniversite tarafından restore edilmiş ve kültür merkezi olarak hizmet vermeye başlamıştır.

Mahallede yeniden kazanılan yapılardan birisi de 19. Yüzyıl sonlarında Ermeni Kız Koleji olarak yapılan, daha sonra Fatih Sultan Mehmet İlköğretim Okulu’na dönüşen yapıdır. Sonrasında bu bina onarılarak belediyeye ait Koruma Uygulama Denetim Bürosu Daire Başkanlığı oldu.

Bey Mahallesi’nde bu yapıların yanı sıra birçok müze de bulunmaktadır. Bunlardan Hasan Süzer Etnografya Müzesi ilgi odaklarından birisidir. 19. Yüzyılda yapılmış bu ev mahallenin karakteristik evlerindendir. Bu mağara bir zamanlar ev sahibinin develerini barındırmıştır. Üç kapısı bulunan evin, ortadaki işlemeli kapısından hayata, küçük kapıdan ise haremlik bölümüne giriliyor. Birinci katta işlik yer alıyor. Yine bu katta Türk hamamının tüm özelliklerini taşıyan banyo odası da bulunuyor. Hamamın ısıtması döşemenin altından yapılıyor.

Müzede Gaziantep giysileri, sofraları, gelin odaları, tandır odaları ile tüm gelenekler sergileniyor. Kurtuluş Savaşı’nda kahramanlık göstermiş insanların resimleri, belgeler, yazışmalar da müzeyi zenginleştiriyor.

Ünlü ajan Arabistanlı Lawrance’a ait motosiklet de sergilenenler arasında yer alıyor.

Bununla birlikte Oyun ve Oyuncak Müzesi, Atatürk Anı Müzesi, Ali İhsan Göğüş Müzeleri de Bey Mahallesi’nde bulunuyor.