'Başarının sırrı paylaşmaktır'

Bu sayımızda dergimizin kapak konuğu Erdemoğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sn. İbrahim Erdemoğlu. Çocukluk yıllarından öğrencilik yıllarına iş hayatına atılma sürecini bizlerle paylaşan Erdemoğlu, son yıllarda Holding’in önemli yatırımlarından biri olan SASA Polyester Sanayi A.Ş. ile ilgili merak edilen detaylar hakkında da bilgi verdi. Her zaman olduğu gibi iş hayatında da başarının sırlarından birinin paylaşmak olduğunu vurgulayan İbrahim Erdemoğlu ile gerçekleştirdiğimiz kapsamlı röportajımız sizlerle..

-İş hayatına nasıl atıldınız, bize o yılları kısaca anlatır mısınız ?

Tam anlamı ile Gaziantep’e taşındıktan sonra başladı. Babamlar o zaman iki tane kilim tezgâhı alarak sanayiciliğe başladığı zamanlarda her hafta sonu dükkana giderdik ve babam dükkanın en zor işlerini bizlere yaptırırdı. Kalfalarımıza bile yaptırmadığı işleri bize yaptırdı. İyi de yaptı bence. Hayatın ve işletmenin zor işlerini yaparak büyüdük. Ardından yavaş yavaş kilim dokumayı öğrenmeye başladık. Hafta sonu amcamın oğlu ile fabrikaya gider, kilim tezgahları hafta sonları çalışmadığı için kilim dokurduk. Babam daha sonra gelir kontrol ederdi ve kalfaya kilim dokuduğunda ne kadar ücret veriyorsa bize verirdi. Biz de aldığımız paraları harçlık yapardık ve böylelikle iş hayatına en küçük yaşlardan itibaren başlamış olduk. Tüccarlığa ise 17 yaşında Üniversiteye gittikten sonra pazarlarda kilim satarak başladım. Tüccarlığı da Trabzon’da öğrendim.

-Aile şirketlerinde kurumsallaşmanın en iyi örneklerinden birini teşkil ediyorsunuz, bunu neye bağlıyorsunuz?

Çok Basit. Rahmetli babam bize , “Hiçbir şey ama hiçbir şey sizin değil. Hepsi emanet ve sizin sadece sorumluğunuz var” derdi ve çok doğru söylerdi. Kurumsallaşmanın temel ilkesi budur. Çalıştığınız işyerini kendi işyeriniz olarak görürseniz, yanlı bakarsınız ve adaletli olamazsınız. Sorumluluk duygusuyla bakarsanız, kurumsallaşmanın temelini yapmış olursunuz ve sizde işyerinde bulunan insanlarla birlikte kendinizi farklı bir yere koymamış olursunuz. Bunun için kurumsallaşma aileden, tepeden yani en üst yönetimden başlar. En üst yönetimde kurumsallaşma yoksa ki kurumsallaşma dediğimiz kuralların uygulanmasıdır. Kuralları en üst uygularsa herkes uygular.

 

-Peki aile şirketleri açısından bakarsak ; Erdemoğlu Holding kuralları nasıl sağlıyor?

Babam bizi iş hayatına ilk başladığımız yıllarda Mehmet Erdemoğlu’nun oğlu olarak dükkana götürmedi. Tam tersi çalışan kalfalardan bile daha ciddi davranırdı. Biz kalfalarımız varken onlar kadar bir şeyler üretemiyorsak onların bilgisinden üstün olamazdık.

İşte babam bu liyakat yapısını bize daha o küçük yaşlarımızda iken öğretti zaman hak eden hak ettiği yerde olur felsefesini yaşayarak öğretti. Sözde değil, uygulama ile bizlere gösterdi. Ağa-patron mantığına girince kurumsallaşma olmaz .Önce kendiniz yapacak ve sonra başlarından bekleyeceksiniz.

-Halı üretiminde ve ihracatında Dünya lideri bir kuruluş olarak ,bu alanda gerçekleştirdiğiniz yeni yatırımlarınız var mı?

-Sürekli var. Rahmetli babamız bize “Şartlar ve zaman size uymaz ,siz zamana ve şartlara uyacaksınız” derdi.Artık teknoloji ile birlikte dünya hızlı bir şekilde değişiyor. Bu değişimle birlikte insanların tüketim alışkanlıkları da dahil tüm yaşam tarzları da değişemeye başlıyor. Bunu iyi takip algılayamazsanız zamana ayak uyduran bir firma olamazsınız. Günün şartları neyi gerektiriyorsa bunları sağlamaya ayak uydurursanız çağın gereklerini sağlayarak değişen teknoloji ve müşterilerinizin tüketim alışkanlıklarının nasıl değiştiğinin gözlemlenmesi ile ileriye gider ve kazanan siz olursunuz.

-Yoğun mesai ve ilgi gerektiren bir iş hayatının yanında kendinize nasıl vakit ayırıyorsunuz?

Aslında bir hobim yok çünkü genelde iş düşünürüm. Halk müziği ile ilgilenir ara sırada söylerim. Daha çok işim hobimdir.

-İlgilendiğiniz bir hobi ya da bir spor dalı var mı?

Özel olarak ilgilendiğim bir spor dalı yok. Üniversite yıllarında hentbol oynamıştım daha sonra ilerletmedim. O yıllarda fakültenin takımı vardı o takımda oynuyordum. Ayaklarımda o zaman meydana gelen hafif bir rahatsızlıktan sonra sporla fazla uğraşamadım ama seyretmeyi daha çok seviyorum.

Röportajın devamını buraya tıklayarak e-dergi bölümünden okuyabilirsiniz..